Yeni ve farklı şeyler söylemeliler!..
19 MAYIS 2007
Siyasi iletişimin biçimi, içeriği ve görüngüsü (fenomen) ülkenin o sırada içinden geçmekte olduğu koşullara göre farklılık gösterir. Bazen öfke iş yapar, bazen hamaset... Bazen boş hayaller kurmak, bazen somut şeyler söylemek... Türkiye’de her zaman işe yarayan iki tutum vardır: Biri mağdur duruma düşmek, haksızlığa uğramak... İkincisi ise kahraman olmak...
Bugün bir siyasetçinin iletişim meselesine kafa yormadan önce ilk yapması gereken ev ödevi, konjonktürü doğru okumak olmalıdır...
Gazeteci dostumuz DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan’ın deyişiyle, “Birleşme posizyonundan bir türlü kurtulamayıp” doğum aşamasına geçemeyen CHP – DSP birlikteliğinin marka vaadi ne olacak dersiniz? Şeriata, cumhuriyet düşmanlığına, anti laikliğe karşı olmanın bir işe yaramadığı beş yılda anlaşılmıştır herhalde... Peki birlikte ne söyleyecekler topluma?..
Ak Parti’den daha demokrat, daha az devletçi, daha çok küreselci, daha çok bölgesel güçten yana, daha ulusalcı, ülkeyi daha da zenginliğe götürecek çözümler üretmeli; bunları da anlaşılacak bir dille anlatmalılar...
Şu ana kadar her iki partinin karınlarından konuştuklarını söylersek, abartmış olmayız sanırım... Ancak gecikmiş bir şey yok... İstikrar ve gelişme adına hangi marka vaadini getirecekler; izlemeye hazırız...
Ay, ay, ay... Sosis reklamı da çekermiş!..
Hatırlayanlarınız vardır. Pınar sosisin ilk kampanyalarındandı. “Yerim seni sosis”... Uzun yıllar hafızalardan silinmemiştir... Pınar şimdilerde yine hafızalardan çok zor silinecek bir kampanya filmi çekmiş.
Bu kez küçük ve şirin bir kız çocuğu, süpermarkette karşılaştığı bir bayana büyüklerin çocuklara davrandığı gibi yanaklarını mıncıklayıp, cici – bici yapıyor... “Ay, ay, ay... Pınar sosis de alırmış... Yerim seni ben!.. Kaç yaşında bu?... Aman da aman... vs..”
Şu sıra kimi görsem bu reklamı anlatıyor. Haklılar. Hem ucuza mal olmuş, hem etkili, hem akılda kalıcı, hem mesajı net... Daha ne olsun...
Haydi Pınar; yine yırttın!..
Bazıları risk almayı sever; ya Alpet?..
Üstlerindeki formalardan Galatasaraylı oldukları anlaşılan gençlerin araçlarının benzini bitmiş. Yolda kalmışlar. Maça yetişecekler... Otostop yapmak için araç bakınıyorlar. O sırada bir otomobil yanaşıyor. Seviniyorlar... Otomobili kullanan kişiyi, ancak şoför mahallinden gençlerin bulunduğu tarafa doğru eğildiğinde tanıyoruz: Fenerbahçe eski başkanı Ali Şen!...
Galatasaraylı gençlerin morali bozuluyor. Sırtlarını dönüyor ve Ali Şen’in arabasına binmiyorlar...
Bu bir Alpet reklamı. Hani reklamlarında daha önce Fatih Terim’in sonrasında da Ahmet Çakar’ın rol aldıkları akar yakıt şirketi. Kilit mesajı: “İlk 5 şirketten biriyiz!” Reklam ajansı M.A.R.K.A.; bir Hulusi Derici yapımı (!)...
Derici risk alır. Bu sefer de almış. İlk 5’te diye kim Alpet’i tercih eder; doğrusu bilemem. Fakat bu uzun bir stratejinin parçasıysa; o zaman bilemem. Belki sonunda bir yere varılır... Bu filmde kilit mesaj adına herhangi bir söylemin kulağıma, gözüme çalınmamış olması; işin uzun vadede kendini belli edeceğini doğruluyor da... Yine de riskli iş... Ne adına? Zaman ve para kaybetmek adına...
Bugün bir siyasetçinin iletişim meselesine kafa yormadan önce ilk yapması gereken ev ödevi, konjonktürü doğru okumak olmalıdır...
Gazeteci dostumuz DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan’ın deyişiyle, “Birleşme posizyonundan bir türlü kurtulamayıp” doğum aşamasına geçemeyen CHP – DSP birlikteliğinin marka vaadi ne olacak dersiniz? Şeriata, cumhuriyet düşmanlığına, anti laikliğe karşı olmanın bir işe yaramadığı beş yılda anlaşılmıştır herhalde... Peki birlikte ne söyleyecekler topluma?..
Ak Parti’den daha demokrat, daha az devletçi, daha çok küreselci, daha çok bölgesel güçten yana, daha ulusalcı, ülkeyi daha da zenginliğe götürecek çözümler üretmeli; bunları da anlaşılacak bir dille anlatmalılar...
Şu ana kadar her iki partinin karınlarından konuştuklarını söylersek, abartmış olmayız sanırım... Ancak gecikmiş bir şey yok... İstikrar ve gelişme adına hangi marka vaadini getirecekler; izlemeye hazırız...
Ay, ay, ay... Sosis reklamı da çekermiş!..
Hatırlayanlarınız vardır. Pınar sosisin ilk kampanyalarındandı. “Yerim seni sosis”... Uzun yıllar hafızalardan silinmemiştir... Pınar şimdilerde yine hafızalardan çok zor silinecek bir kampanya filmi çekmiş.
Bu kez küçük ve şirin bir kız çocuğu, süpermarkette karşılaştığı bir bayana büyüklerin çocuklara davrandığı gibi yanaklarını mıncıklayıp, cici – bici yapıyor... “Ay, ay, ay... Pınar sosis de alırmış... Yerim seni ben!.. Kaç yaşında bu?... Aman da aman... vs..”
Şu sıra kimi görsem bu reklamı anlatıyor. Haklılar. Hem ucuza mal olmuş, hem etkili, hem akılda kalıcı, hem mesajı net... Daha ne olsun...
Haydi Pınar; yine yırttın!..
Bazıları risk almayı sever; ya Alpet?..
Üstlerindeki formalardan Galatasaraylı oldukları anlaşılan gençlerin araçlarının benzini bitmiş. Yolda kalmışlar. Maça yetişecekler... Otostop yapmak için araç bakınıyorlar. O sırada bir otomobil yanaşıyor. Seviniyorlar... Otomobili kullanan kişiyi, ancak şoför mahallinden gençlerin bulunduğu tarafa doğru eğildiğinde tanıyoruz: Fenerbahçe eski başkanı Ali Şen!...
Galatasaraylı gençlerin morali bozuluyor. Sırtlarını dönüyor ve Ali Şen’in arabasına binmiyorlar...
Bu bir Alpet reklamı. Hani reklamlarında daha önce Fatih Terim’in sonrasında da Ahmet Çakar’ın rol aldıkları akar yakıt şirketi. Kilit mesajı: “İlk 5 şirketten biriyiz!” Reklam ajansı M.A.R.K.A.; bir Hulusi Derici yapımı (!)...
Derici risk alır. Bu sefer de almış. İlk 5’te diye kim Alpet’i tercih eder; doğrusu bilemem. Fakat bu uzun bir stratejinin parçasıysa; o zaman bilemem. Belki sonunda bir yere varılır... Bu filmde kilit mesaj adına herhangi bir söylemin kulağıma, gözüme çalınmamış olması; işin uzun vadede kendini belli edeceğini doğruluyor da... Yine de riskli iş... Ne adına? Zaman ve para kaybetmek adına...