Yenilikçilik en iyi sokakta bulunuyor
01 kASIM 2006
Şu sıra inovasyon konusu pek bir revaçta... Buluşçuluk ya da yenilikçilik diye karşılanıyor Türkçe’de... Sanat dünyası için kullanılan yaratıcılıkla karıştırmamak gerek. Yenilikçilik ticari dünyanın bir parçası ve toplumsal bir karakteri var; yaratıcılık ise uhrevi işlerle ilgili ve tamamen bireysel bir çıkışı var. Pazarlamada en başarılı örneklerden biri Microsoft’dur. Windows’u önden ücretsiz dağıtıp sonra polis zorunu da kullanarak zirilyonları toplamasını şaşkınlıkla izlemedik mi?..
Pazarlama konusundaki bu saldırgan yaklaşım hayli sık uygulanır oldu. Sonuncusunun haberini dün TOBB Ticaret Odaları Konsey Üyesi Adnan Saka vermiş... Kasım'da İngilizce yayınlara başlayacak olan Katar'ın ünlü televizyon kanalı El Cezire bir süre Türk firmalarının reklamlarını ücretsiz olarak yayınlayacakmış. Dışişleri Bakanlığı tarafından da TOBB kanalıyla tüm odalara bilgi verildiğini kaydeden Saka, ücretsiz reklam vermek isteyen Türk firmalarının El Cezire TV'nin Stratejik Planlama Danışmanlığı'na başvurmaları gerektiğini bildirmiş... İyi numara...
Bir başka ‘iyi’ pazarlama numarasına da geçenlerde uğradığım YKM yönetim katında rastladım. AMPD Başkanı ve YKM Yönetim Kurulu Üyesi Nuşin Oral Hanım’a uğramıştım. Yıllardır kat görevlisi olarak (çaycı) hizmet veren Engin Doğanay’dan Oral’a her uğradığımda bir şeyler öğrenirim. Bu sefer de iki şey kaptım. Birincisi: 12 Kasım’da oğlunu sünnet ettirecekmiş. Muhteşem iyi tasarlanmış, şık bir davetiye tutuşturdu elime; en azından bir yarım altını garanti altına aldı. İkincisi: 90 YTL vermiş bir futbol kombine kartı satın almış onu gösterdi. Galatasaray kartı bu... Çekmeköy’deki Başaroğlu Kıraathanesine ait. Sandalye numarası belli. Üstünde, “Dijitürk Abone Kartı” yazıyor... Tasarım, benim bir kaç milyar verip aldığım kartla aynı... Burada ayrıca ilk üç çay bedava. Tüm Turkcell Superlig ve Fortis Türkiye Kupası maçlarını içeriyor. Yalnız Lig maçlarını alırsanız tüm sezon için 70 YTL ödüyorsunuz. O kart farklı...
Oturup saatlerce yeni pazarlama stratejileri üreteceğim diye kafa patlatanlara tavsiye: Biraz dışarı çıkın...
Ecnebi reklamları sökemiyorum
Gerçekten de takmadım. Ama dışarıdan bakıldığında ne yazık ki, takmış gibi görünebilirim... Öyleyse rahmetli babamın yıllarca kullandığı sevgili markasına haksızlık etmişim demektir... Opel’in reklamlarını sık sık eleştiririm. Çünkü genellikle yurt dışından ithaldirler ve ithal reklamlara alerjim vardır. Çok azı tutar. Çünkü pek azı bizim kültür ve değerlerimizle uyuşur. Uyuşmayınca da yandı gülüm keten helva... Ne kimse bir şey hisseder ne de kimsenin aklında bir şey kalır... Buna rağmen ne hikmetse durmadan tercüme edip sürerler ekranlara. Sanki reklamın yerlisini tercih eden Algida, Bosch, BP, Coca-Cola, Fiat, Ford, Fortis, HSBC, Nestle, Pepsi Cola, Renault, Siemens gibi uluslararası markalar hesap özürlüdür. Yurt dışından getirtip garip bir Türkçe ile işi bitirmek varken, yapıma o kadar paralar harcamanın ne manası vardır, değil mi? Aslında ucuz etin yahnisi yavan olur ve paracıklar esas ucuz iş yapalım derken sokağa gider. Günümüzde satın alma kararı duygularla verilir; yabancı filmlerin de bizim duygularımızı harekete geçirmeleri zordur...
Hapishaneden kaçtıktan sonra Amerikan filmlerindeki türden bir takibi atlatıp virane bir binanın avlusunda sevgilisi ile buluşan adam da bize ecnebiydi; otostop yapıp eski bir arabaya bindikten sonra arkadan gelen Opel’i görünce bindiği arabayı vahşice durdurup kendisine iyilik etmiş olan şoförü satarak arkadan gelen Opel’e koşan genç kız da...
Son Opel reklamı hepsinden ecnebi... Hani üstünde C’MON! yazan... ‘Kamon’ okunuyormuş... Bir de garip tiplemeler var. Herhalde benim zeka düzeyim bu tiplemeleri anlamak için yeterli olmadı. Reklamın altında yazanları da anlamama nedenim de aynı yerden kaynaklanıyor olmalı. “Fantastik Yeni Opel Corsa!” demişler. Neden fantastik, sökemedim...
Yapı Kredi Yayınları itibarı hak ediyor
Bu yılki kitap fuarının yayınevi olarak bizce üç starı var: Orhan Pamuk’un Nobel’i almasıyla İletişim; Türkiye’de pazarlama devrimi yaratmış olan, milyonluk Ahmet Altan tirajlarıyla tarihe geçen ve son çıkardığı, bir milyon YTL’ye satılan edebiyat dergisi K ile adından söz ettiren Alkım ve yıllarca yaptığı yatırımların meyvesini yeni yeni toplamaya başlayan Yapı Kredi...
Hele Yapı Kredi’nin verdiği bir ilan var ki, bizce çok iyi akıl edilmiş. İlanın başında şu soru var: TÜYAP’ın onur yazarlarının yarısının YKY yazarı olduğunu biliyor musunuz? Hele son 6 yılın hepsinin...
Sonra yazarların adları sıralanmış. Son 6 yılın listesi üç gün önce beklenmedik bir şekilde kaybettiğimiz, yakın dostluğunu her zaman yanımda hissettiğim rahmetli Semih Balcıoğlu ile başlıyor ve şöyle devam ediyor: İlhan Berk, Tahsin Yücel, Vüs’at O. Bener, Gülten Akın ve bu yıl Doğan Hızlan...
Bu akıllı ilan için YKY’yi kutluyorum. Hiçbir şey kalıcı bir itibarın yerini tutamaz. Onlar bu itibar için yıllarca çok çaba harcadılar. Analarının ak sütü gibi helaldir...
Aslolan etkili olmaktır, ilginç olmak değil
Uzun zamandır Avea ilk kez sevimli, bir o kadar da etkili bir reklam filmi çekmiş. Acun doğru tercih (seyahat, uzaklar vs). Reklamlarda rol alanların seçimi de çok doğru (Iğdırlı Amca, Muğlalı Hanımlar, Bolulu aşçılar)...
Yalın ve etkili. Kilit mesaj çok rahatlıkla yerine ulaşıyor: “Kapsama alanımız geniştir. Her yerde çeker...”
Bana sorarsanız ‘Gibigibiler’ kampanyasından daha da başarılı.
Darısı Telsim’in başına. Şu “Ver coşkuyu kolonlara” da benzer talihsiz bir iş. Herkesin aklında; dilinde. Ama bir sorun etrafınıza: “Şu ‘ver coşkuyu kolonlara’ hangi markanın reklamıydı?” Bakın ne yanıtlar alacaksınız. Çok şaşacaksınız...
Kıssadan hisse: İlginç olan her zaman doğru değildir. Bazen sıradan ve yalın işlerle çok daha çarpıcı sonuçlar elde edebilirsiniz...
Pazarlama konusundaki bu saldırgan yaklaşım hayli sık uygulanır oldu. Sonuncusunun haberini dün TOBB Ticaret Odaları Konsey Üyesi Adnan Saka vermiş... Kasım'da İngilizce yayınlara başlayacak olan Katar'ın ünlü televizyon kanalı El Cezire bir süre Türk firmalarının reklamlarını ücretsiz olarak yayınlayacakmış. Dışişleri Bakanlığı tarafından da TOBB kanalıyla tüm odalara bilgi verildiğini kaydeden Saka, ücretsiz reklam vermek isteyen Türk firmalarının El Cezire TV'nin Stratejik Planlama Danışmanlığı'na başvurmaları gerektiğini bildirmiş... İyi numara...
Bir başka ‘iyi’ pazarlama numarasına da geçenlerde uğradığım YKM yönetim katında rastladım. AMPD Başkanı ve YKM Yönetim Kurulu Üyesi Nuşin Oral Hanım’a uğramıştım. Yıllardır kat görevlisi olarak (çaycı) hizmet veren Engin Doğanay’dan Oral’a her uğradığımda bir şeyler öğrenirim. Bu sefer de iki şey kaptım. Birincisi: 12 Kasım’da oğlunu sünnet ettirecekmiş. Muhteşem iyi tasarlanmış, şık bir davetiye tutuşturdu elime; en azından bir yarım altını garanti altına aldı. İkincisi: 90 YTL vermiş bir futbol kombine kartı satın almış onu gösterdi. Galatasaray kartı bu... Çekmeköy’deki Başaroğlu Kıraathanesine ait. Sandalye numarası belli. Üstünde, “Dijitürk Abone Kartı” yazıyor... Tasarım, benim bir kaç milyar verip aldığım kartla aynı... Burada ayrıca ilk üç çay bedava. Tüm Turkcell Superlig ve Fortis Türkiye Kupası maçlarını içeriyor. Yalnız Lig maçlarını alırsanız tüm sezon için 70 YTL ödüyorsunuz. O kart farklı...
Oturup saatlerce yeni pazarlama stratejileri üreteceğim diye kafa patlatanlara tavsiye: Biraz dışarı çıkın...
Ecnebi reklamları sökemiyorum
Gerçekten de takmadım. Ama dışarıdan bakıldığında ne yazık ki, takmış gibi görünebilirim... Öyleyse rahmetli babamın yıllarca kullandığı sevgili markasına haksızlık etmişim demektir... Opel’in reklamlarını sık sık eleştiririm. Çünkü genellikle yurt dışından ithaldirler ve ithal reklamlara alerjim vardır. Çok azı tutar. Çünkü pek azı bizim kültür ve değerlerimizle uyuşur. Uyuşmayınca da yandı gülüm keten helva... Ne kimse bir şey hisseder ne de kimsenin aklında bir şey kalır... Buna rağmen ne hikmetse durmadan tercüme edip sürerler ekranlara. Sanki reklamın yerlisini tercih eden Algida, Bosch, BP, Coca-Cola, Fiat, Ford, Fortis, HSBC, Nestle, Pepsi Cola, Renault, Siemens gibi uluslararası markalar hesap özürlüdür. Yurt dışından getirtip garip bir Türkçe ile işi bitirmek varken, yapıma o kadar paralar harcamanın ne manası vardır, değil mi? Aslında ucuz etin yahnisi yavan olur ve paracıklar esas ucuz iş yapalım derken sokağa gider. Günümüzde satın alma kararı duygularla verilir; yabancı filmlerin de bizim duygularımızı harekete geçirmeleri zordur...
Hapishaneden kaçtıktan sonra Amerikan filmlerindeki türden bir takibi atlatıp virane bir binanın avlusunda sevgilisi ile buluşan adam da bize ecnebiydi; otostop yapıp eski bir arabaya bindikten sonra arkadan gelen Opel’i görünce bindiği arabayı vahşice durdurup kendisine iyilik etmiş olan şoförü satarak arkadan gelen Opel’e koşan genç kız da...
Son Opel reklamı hepsinden ecnebi... Hani üstünde C’MON! yazan... ‘Kamon’ okunuyormuş... Bir de garip tiplemeler var. Herhalde benim zeka düzeyim bu tiplemeleri anlamak için yeterli olmadı. Reklamın altında yazanları da anlamama nedenim de aynı yerden kaynaklanıyor olmalı. “Fantastik Yeni Opel Corsa!” demişler. Neden fantastik, sökemedim...
Yapı Kredi Yayınları itibarı hak ediyor
Bu yılki kitap fuarının yayınevi olarak bizce üç starı var: Orhan Pamuk’un Nobel’i almasıyla İletişim; Türkiye’de pazarlama devrimi yaratmış olan, milyonluk Ahmet Altan tirajlarıyla tarihe geçen ve son çıkardığı, bir milyon YTL’ye satılan edebiyat dergisi K ile adından söz ettiren Alkım ve yıllarca yaptığı yatırımların meyvesini yeni yeni toplamaya başlayan Yapı Kredi...
Hele Yapı Kredi’nin verdiği bir ilan var ki, bizce çok iyi akıl edilmiş. İlanın başında şu soru var: TÜYAP’ın onur yazarlarının yarısının YKY yazarı olduğunu biliyor musunuz? Hele son 6 yılın hepsinin...
Sonra yazarların adları sıralanmış. Son 6 yılın listesi üç gün önce beklenmedik bir şekilde kaybettiğimiz, yakın dostluğunu her zaman yanımda hissettiğim rahmetli Semih Balcıoğlu ile başlıyor ve şöyle devam ediyor: İlhan Berk, Tahsin Yücel, Vüs’at O. Bener, Gülten Akın ve bu yıl Doğan Hızlan...
Bu akıllı ilan için YKY’yi kutluyorum. Hiçbir şey kalıcı bir itibarın yerini tutamaz. Onlar bu itibar için yıllarca çok çaba harcadılar. Analarının ak sütü gibi helaldir...
Aslolan etkili olmaktır, ilginç olmak değil
Uzun zamandır Avea ilk kez sevimli, bir o kadar da etkili bir reklam filmi çekmiş. Acun doğru tercih (seyahat, uzaklar vs). Reklamlarda rol alanların seçimi de çok doğru (Iğdırlı Amca, Muğlalı Hanımlar, Bolulu aşçılar)...
Yalın ve etkili. Kilit mesaj çok rahatlıkla yerine ulaşıyor: “Kapsama alanımız geniştir. Her yerde çeker...”
Bana sorarsanız ‘Gibigibiler’ kampanyasından daha da başarılı.
Darısı Telsim’in başına. Şu “Ver coşkuyu kolonlara” da benzer talihsiz bir iş. Herkesin aklında; dilinde. Ama bir sorun etrafınıza: “Şu ‘ver coşkuyu kolonlara’ hangi markanın reklamıydı?” Bakın ne yanıtlar alacaksınız. Çok şaşacaksınız...
Kıssadan hisse: İlginç olan her zaman doğru değildir. Bazen sıradan ve yalın işlerle çok daha çarpıcı sonuçlar elde edebilirsiniz...