Yer gök Sibel Üresin…
27 MAYIS 2011
‘Evlilik danışmanı’ unvanını kısmen kendisine atfeden, kısmen de kendisine atfedilen Sibel Üresin Hanımefendi “Çokeşlilik yasallaşmalı” diyerek pekçok kişinin hislerine tercüman olabilecek şu lafları etmiş:
“Bir erkek, kadında arkadaşlık, cinsellik, annelik ve ev kadınlığı arar. Bu özellikleri taşımıyorsanız, eşiniz tarafından aldatılmaya hazır olmalısınız. Erkek için bu haklı bir arayıştır. Bir ayrılık yaşaması durumunda yaşayacaklarının tahlilini sağlıklı yapan bir kadın, bence çokeşliliği kurtuluş olarak görmelidir... Çok eşlilikte asıl ağır fatura erkeğe çıkıyor. Madden ve manen zarara uğruyor.” Üresin, bu sözlere ilaveten, imam nikahlı veya sevgililik (metres) ilişkisinde bulunanlarının da ‘yasal çok eşlilikle’, meşruiyete, yasal güvenceye kavuşacaklarını dile getirmiş.
Bunun üzerine bir tartışmadır başladı. Başta TV’ler olmak üzere, medya olayın üzerine hemen atlayıverdi…
İşin beni ilgilendiren yanı çok basit ifadeyle şu: Çok eşlilik yeni bir konu mu? Değil… Bunu kadınların da ‘söylüyor olması’ yeni bir şey mi? Hayır, değil…
Peki, ne oluyoruz o zaman kardeşim? Yer gök Sibel Üresin!.. Hadisenin bu kadar ‘geniş’ ve ‘derin’ iletişim boyutu kazanmasının sebebi nedir? Popüler kültürle, iletişim meseleleriyle ilgilenen herkesin kendisine sorması gereken soru budur!.. Neden Sayın Üresin bir süre için bile olsa basında en az Kılıçdaroğlu kadar mürekkep payı, saniye payı alabilmiştir?..
Bilincin altından, yanından, üstünden, neresindense orasından, Üresin Hanım’a içten içe ‘hak verenlerin’ ya da ‘hak vermeye yatkın olanların’ sayısının hiç de küçümsenmeyecek kadar çok olması, nedenlerden biri olabilir mi dersiniz?..
Başka bir köşeden baktığınızda, “Madem yapıyorsunuz, adam gibi yasallaştırın!” diyor Hanımefendi… İtiraz edenler ne demiş olabiliyorlar: “Hayır, illegal durumlar devam etsin!”..
Bu arada en ciddi tavrı TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner Hanım koymuş: “Cumhuriyetin yasaları var, Anayasası var. Bu konuda konuşacak bir şey yok!”
Öyle de, amma çok kör alıcısı varmış bir tanecik kör satıcının…
Türkler şaşırtmaya devam ediyor
Hayata eleştirel gözle (ama hep negatif taraftan giderek) bakmaya o kadar vermişiz ki kendimizi, bazen en yakınımızda olup biten ‘doğru’ ve ‘iyilikleri’ bile gözden kaçırabiliyoruz. Geçtiğimiz günlerde iş yerindeki arkadaşlarım heyecanla yanıma gelip, elime kupür tomarları tutuşturdular. Hollandaca ve Fransızca.
Denizbank’a iletişim hizmeti vermeden çok öncesinden kadim dostum, Hakan Ateş, Belçika’nın önde gelen iki ekonomi dergisinde sayfalarca haber olmuştu… Bir süre önce bankanın ana hissedarı Dexia’nın Yönetim Komitesi Üyeliğine de atanmış olan Ateş, bankasının iletişimini ülke sınırlarının ötesine taşırken, Türk bankacılık sektörünün uluslararası alanda ulaştığı itibar noktasının da altını çiziyordu. Bir süredir yatırımcı ilişkileri yönetimi ve finans dünyasında ‘Pazar Vizyonu’ gibi konularda birlikte çalıştığımız arkadaşımız Baybars Sezen, İş Bankası, Garanti Bankası ve Denizbank’ın yurtdışında benchmark alınan çalışmalarından söz ettiğinde abartmış olabileceğini düşünmüştüm…
Türkiye’nin küresel ekonomideki rolü ve önemi güçlendikçe, yabancı basının -bunlar çeşitli ön yargılarla hayli zorlansalar da- ülkemize ve Türk iş dünyasından öne çıkan başarılı isimlere göstereceği ilginin artması kaçınılmaz elbette. Toynbee’nin dediği gibi Türkler Batı’lıları şaşırtmaya devam ediyorlar…
Not: Bugün 27 Mayıs… Çevrenizdeki gençlere bir sorun lütfen, bu tarih onlara ne hatırlatıyor? Hiçbir şey ifade etmediğini tespit ederseniz, üzülmeyin. Onlara hemen “Demirkırat” belgeselini izlemelerini tavsiye edin ve deyin ki, “Geçmişini anlamayan, geleceğini bilemez; geleceğini bilemeyen de rekabetçi avantaj elde edemez; bu toplumda rekabetçi avantajın yoksa, hiçbir şeyin yok demektir…”
“Bir erkek, kadında arkadaşlık, cinsellik, annelik ve ev kadınlığı arar. Bu özellikleri taşımıyorsanız, eşiniz tarafından aldatılmaya hazır olmalısınız. Erkek için bu haklı bir arayıştır. Bir ayrılık yaşaması durumunda yaşayacaklarının tahlilini sağlıklı yapan bir kadın, bence çokeşliliği kurtuluş olarak görmelidir... Çok eşlilikte asıl ağır fatura erkeğe çıkıyor. Madden ve manen zarara uğruyor.” Üresin, bu sözlere ilaveten, imam nikahlı veya sevgililik (metres) ilişkisinde bulunanlarının da ‘yasal çok eşlilikle’, meşruiyete, yasal güvenceye kavuşacaklarını dile getirmiş.
Bunun üzerine bir tartışmadır başladı. Başta TV’ler olmak üzere, medya olayın üzerine hemen atlayıverdi…
İşin beni ilgilendiren yanı çok basit ifadeyle şu: Çok eşlilik yeni bir konu mu? Değil… Bunu kadınların da ‘söylüyor olması’ yeni bir şey mi? Hayır, değil…
Peki, ne oluyoruz o zaman kardeşim? Yer gök Sibel Üresin!.. Hadisenin bu kadar ‘geniş’ ve ‘derin’ iletişim boyutu kazanmasının sebebi nedir? Popüler kültürle, iletişim meseleleriyle ilgilenen herkesin kendisine sorması gereken soru budur!.. Neden Sayın Üresin bir süre için bile olsa basında en az Kılıçdaroğlu kadar mürekkep payı, saniye payı alabilmiştir?..
Bilincin altından, yanından, üstünden, neresindense orasından, Üresin Hanım’a içten içe ‘hak verenlerin’ ya da ‘hak vermeye yatkın olanların’ sayısının hiç de küçümsenmeyecek kadar çok olması, nedenlerden biri olabilir mi dersiniz?..
Başka bir köşeden baktığınızda, “Madem yapıyorsunuz, adam gibi yasallaştırın!” diyor Hanımefendi… İtiraz edenler ne demiş olabiliyorlar: “Hayır, illegal durumlar devam etsin!”..
Bu arada en ciddi tavrı TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner Hanım koymuş: “Cumhuriyetin yasaları var, Anayasası var. Bu konuda konuşacak bir şey yok!”
Öyle de, amma çok kör alıcısı varmış bir tanecik kör satıcının…
Türkler şaşırtmaya devam ediyor
Hayata eleştirel gözle (ama hep negatif taraftan giderek) bakmaya o kadar vermişiz ki kendimizi, bazen en yakınımızda olup biten ‘doğru’ ve ‘iyilikleri’ bile gözden kaçırabiliyoruz. Geçtiğimiz günlerde iş yerindeki arkadaşlarım heyecanla yanıma gelip, elime kupür tomarları tutuşturdular. Hollandaca ve Fransızca.
Denizbank’a iletişim hizmeti vermeden çok öncesinden kadim dostum, Hakan Ateş, Belçika’nın önde gelen iki ekonomi dergisinde sayfalarca haber olmuştu… Bir süre önce bankanın ana hissedarı Dexia’nın Yönetim Komitesi Üyeliğine de atanmış olan Ateş, bankasının iletişimini ülke sınırlarının ötesine taşırken, Türk bankacılık sektörünün uluslararası alanda ulaştığı itibar noktasının da altını çiziyordu. Bir süredir yatırımcı ilişkileri yönetimi ve finans dünyasında ‘Pazar Vizyonu’ gibi konularda birlikte çalıştığımız arkadaşımız Baybars Sezen, İş Bankası, Garanti Bankası ve Denizbank’ın yurtdışında benchmark alınan çalışmalarından söz ettiğinde abartmış olabileceğini düşünmüştüm…
Türkiye’nin küresel ekonomideki rolü ve önemi güçlendikçe, yabancı basının -bunlar çeşitli ön yargılarla hayli zorlansalar da- ülkemize ve Türk iş dünyasından öne çıkan başarılı isimlere göstereceği ilginin artması kaçınılmaz elbette. Toynbee’nin dediği gibi Türkler Batı’lıları şaşırtmaya devam ediyorlar…
Not: Bugün 27 Mayıs… Çevrenizdeki gençlere bir sorun lütfen, bu tarih onlara ne hatırlatıyor? Hiçbir şey ifade etmediğini tespit ederseniz, üzülmeyin. Onlara hemen “Demirkırat” belgeselini izlemelerini tavsiye edin ve deyin ki, “Geçmişini anlamayan, geleceğini bilemez; geleceğini bilemeyen de rekabetçi avantaj elde edemez; bu toplumda rekabetçi avantajın yoksa, hiçbir şeyin yok demektir…”