Yetmez ama evet…
28 Mayıs 2022- Yeni Şafak
Askerlik yaptığımız yıllarda kullanılan bir deyimdi; “Düşmana sütre gerisinden ateş etmek”…
Arapça kökenli ‘sütre’ kelimesini Türk Dil Kurumu şöyle açıklıyor: “Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper.”
İnternet, karanlık dehlizlerde kaybolacak yöntemlere sığınıp karşı tarafa belli bir ‘iş hedefi’ doğrultusunda tezvirat, hakaret, dezenformasyon, ‘sınırsız sorumsuz’ tutum ve davranışlarla saldıranlar için uygun bir sütre oluşturuyor. O nedenle ‘sütre’ kavramı internetteki salvo ve saldırılara gayet uygun…
Öte yandan bireysel hak ve özgürlükleri önemsediklerini söyleyen ‘liberal’ çevreler dahi bunları engellemek için kıllarını kıpırdatmadılar… Nerede duysam irkildiğim- ‘evrensel’, ‘küresel’ gibi kavramlar arkasına sığınıp, yattılar…
İşin çözümlenmesi, adı ‘muhafazakâr demokrat’, uygulamaları ‘sosyal demokrat’ olarak tanımlanabilecek Cumhur İttifakı üyelerine kaldı…
Bu hafta Meclis’e sunulan Kanun Teklif’i insana, “Yetmez ama evet” dedirtecek düzenlemeler içeriyor.
“Yetmez”, çünkü cezalar, caydırıcı olmak için biraz hafif kalıyor… “Evet”, çünkü önemli ve büyük bir adım atıldı…
Kadına yönelik şiddet konusunda da benzer bir düşüncedeyiz… Evet, karşısında atılan her adım olumlu… Yetmez, cezalar artırılmalı.
Kanun Teklifi’nde dikkat edilmesi gereken bir husus daha var: Uygulamadaki sübjektif değerlendirmelere açık kapı bırakan bazı maddeler… İşi pratikte göreceğiz…
Gelelim kritik yeni yasal düzenlemelere…
Basından takip ettiğimiz kadarıyla Ceza Kanunu, Basın Kanunu, Elektronik Haberleşme Kanunu ve İnternet Kanunu’nda bazı değişiklikler öngörülüyor…
Örneğin; “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayanlar” bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası alabilecek.
Teklif ile sahte isim ve hesaplarla (yani sütre gerisinden) yasa dışı içerik oluşturup paylaşmanın, farklı siyasi düşüncedeki kişilere, rakip olarak gördüklerine, farklı dinlere veya milletlere yönelik küfür, iftira veya hakaret etmenin, karalamanın, itibarsızlaştırmanın, nefret ve ayrımcılığa zemin oluşturmanın ortadan kaldırması hedefleniyormuş.
40 maddelik Teklif’teki pek çok düzenleme de Avrupa Birliği’ndeki regülasyonlar göz önünde bulundurularak yapılmış.
İnşallah Meclis’ten cezalar artırılarak geçer ve de vatana millete hayırlı olur… Gerçeklere dayanarak dijital ortamlarda boy gösterenlerin de korkacak hiçbir şeyi yok…
Gözümüze takılanlar…
Arapça kökenli ‘sütre’ kelimesini Türk Dil Kurumu şöyle açıklıyor: “Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper.”
İnternet, karanlık dehlizlerde kaybolacak yöntemlere sığınıp karşı tarafa belli bir ‘iş hedefi’ doğrultusunda tezvirat, hakaret, dezenformasyon, ‘sınırsız sorumsuz’ tutum ve davranışlarla saldıranlar için uygun bir sütre oluşturuyor. O nedenle ‘sütre’ kavramı internetteki salvo ve saldırılara gayet uygun…
Öte yandan bireysel hak ve özgürlükleri önemsediklerini söyleyen ‘liberal’ çevreler dahi bunları engellemek için kıllarını kıpırdatmadılar… Nerede duysam irkildiğim- ‘evrensel’, ‘küresel’ gibi kavramlar arkasına sığınıp, yattılar…
İşin çözümlenmesi, adı ‘muhafazakâr demokrat’, uygulamaları ‘sosyal demokrat’ olarak tanımlanabilecek Cumhur İttifakı üyelerine kaldı…
Bu hafta Meclis’e sunulan Kanun Teklif’i insana, “Yetmez ama evet” dedirtecek düzenlemeler içeriyor.
“Yetmez”, çünkü cezalar, caydırıcı olmak için biraz hafif kalıyor… “Evet”, çünkü önemli ve büyük bir adım atıldı…
Kadına yönelik şiddet konusunda da benzer bir düşüncedeyiz… Evet, karşısında atılan her adım olumlu… Yetmez, cezalar artırılmalı.
Kanun Teklifi’nde dikkat edilmesi gereken bir husus daha var: Uygulamadaki sübjektif değerlendirmelere açık kapı bırakan bazı maddeler… İşi pratikte göreceğiz…
Gelelim kritik yeni yasal düzenlemelere…
Basından takip ettiğimiz kadarıyla Ceza Kanunu, Basın Kanunu, Elektronik Haberleşme Kanunu ve İnternet Kanunu’nda bazı değişiklikler öngörülüyor…
Örneğin; “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayanlar” bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası alabilecek.
Teklif ile sahte isim ve hesaplarla (yani sütre gerisinden) yasa dışı içerik oluşturup paylaşmanın, farklı siyasi düşüncedeki kişilere, rakip olarak gördüklerine, farklı dinlere veya milletlere yönelik küfür, iftira veya hakaret etmenin, karalamanın, itibarsızlaştırmanın, nefret ve ayrımcılığa zemin oluşturmanın ortadan kaldırması hedefleniyormuş.
40 maddelik Teklif’teki pek çok düzenleme de Avrupa Birliği’ndeki regülasyonlar göz önünde bulundurularak yapılmış.
İnşallah Meclis’ten cezalar artırılarak geçer ve de vatana millete hayırlı olur… Gerçeklere dayanarak dijital ortamlarda boy gösterenlerin de korkacak hiçbir şeyi yok…
Gözümüze takılanlar…
- Dijital güvenlik firması ESET, ‘konu yönetimi’ çerçevesinde ‘varoluş nedeni’ne uygun bir adım atarak internet yalanlarıyla ilgili bazı araştırma ve değerlendirmeleri derlemiş: Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) Twitter’da paylaşılan haberleri analiz ettiği araştırması (2018); yalnızca gerçek insan etkileşimleri dikkate alındıktan sonra bile; ‘yanlışların’ retweet edilme olasılığının gerçeklerden %70 daha fazla olduğunu gösteriyormuş. Dünyanın dört bir yanındaki teyit siteleri, Ocak ayında YouTube’a gönderdikleri açık mektupla; platformu, yalnızca video içeriğini silmek yerine "Bağlamlar sunarak ve gerçekleri gün yüzüne çıkararak" kararlı adımlar atması için uyarmış. (Serhat Özkütükçü, Denove)
- Deloitte Türkiye ve Workflex iş birliğiyle hazırlanan “Karma İş Gücüne Geçiş Hazırlık Araştırması”na göre, Türkiye’deki her üç kurumdan neredeyse ikisi hibrit iş gücü modeline geçmiş. Araştırmaya katılan her 10 katılımcıdan 9’u da iş gücü dönüşümünü gündemine almış… Burada ifrat ile tefriti birbirine karıştırmamak gerekir; hibrit model, işe hiç gitmemek demek değildir… “Ben iş yerine gelmek istemiyorum” diyerek çalışmayı reddedenlerin kulağına küpe olsun; sonra küpe alacak parayı bulamayabilirler… (Marketing Türkiye)
- Ankara Gölbaşı Belediyesi, çalışanlarının öğle yemeklerini uygun ücretle alabilmelerini sağlayan bir düzenleme yapmış. Daha önce de maaş iyileştirmeleri ve promosyon güncellemelerine gitmişlerdi. Gölbaşı Belediyesi’nin ilçe halkına yönelik de pek çok etkinliği, haberi oluyor. Peki, İstanbul’da otururken biz bunları nasıl öğreniyoruz? Belediye’nin basın bültenleri haftada en az iki kez elimize ulaşıyor. İtibarın kapısını önce ‘tanınma’ açar, ‘beğeni’ doğru işler ve doğru iletişimle arkasından gelir. Belediye Başkanı Ramazan Şimşek’in bu yolda istikrarla yürüdüğünü söyleyebiliriz. (Dilara Yurtseven, MAG PR)