Yine bana 'yandaş' diyecekler...
31 Mayıs 2009 Akşam Gazetesi
Yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim... Eğri oturup doğru konuşalım... Hem de bunu bize 'yandaş' muamelesi çekmelerini göze alarak yapalım... 'Reel politika' dersi 101 yani...
Son aylarda; özellikle de yerel seçimlerden sonra Türkiye'nin siyasi gündemini hangi kişi ve kurumlar belirliyor?..
Uluslararası terminolojide İngilizcesiyle 'Agenda Setting' denen olayın Türkiye'de şu sıra iki kahramanı var: Biri Genelkurmay Başkanı, diğeri Başbakan...
Genelkurmay Başkanı daha kontrollü; Başbakan her an 'güç kirlenmesine' kayacak boyutta ve yoğunlukta... Fakat gündem onlarda... Diğerleri nal topluyor...
Yerel seçim 'propaganda turları' sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirmiştim. Muhalefetle fazla uğraşıyor; gereksiz bir agresiflikle muhalefetin peşine takılıyordu... Olaylar bizi haklı çıkardı... Ancak şimdi işler değişti. Başbakan diğerlerini peşine takmış götürüyor...
Nereye?.. Dilediği yere...
Kim diğerleri? Muhalefet (tabii ki başta ana muhalefet), medya, akademi, ekonomistler, siyaset bilimciler...
'Faşizan uygulamalar' (yaklaşımlar) diyor; etraf yıkılıyor... Herkes onu tartışıyor. 'Ne dedi? Ne demek istedi? Nasıl dedi? Kime dedi? Kim karşı? Kim yanında?'
Bu sayfalarda 'Agenda Setting' konusunda örnek olarak Turgut Özal'ı gösterirdim... Herhalde bazen sabahları yataktan kalkarken 'Bugün medya ne konuşsun?' diye kendi kendine tezekkür edip öyle hayata başlardı...
Bu gidişle Tayyip Erdoğan, Özal'ın pabucunu dama atacak... CHP'nin geçmiş günahlarının tartışıldığı TV programında CHP Triumvirasındaki üç ayaktan biri olan Mustafa Özyürek'i izlerken yedi ceddi CHP'li bir vatandaş olarak içim acıdı; üzüldüm doğrusu...
Peki muhalefet ne yapacak; gündemi nasıl yönetecek?
Söyleyelim: Önce Sayın Baykal Meclis konuşmalarını Erdoğan'a ve AK Parti'ye cevap yetiştirme ve AK Parti'yi eleştirme platformu olmaktan çıkarıp; CHP'nin ne yapmak istediğini anlatacağı bir platform haline getirecek.
Sonra, AK Parti'nin sahiplendiği veya sahiplenemediği 'ileri' konulardan birisini, ondan daha 'doğru' ve 'iyi' sahiplenip kendisiyle özdeş hale getirecek. Örnek: Tezkere!... Nasıl başarmışlardı gündemi avuçlarının içine almayı ve yönetmeyi? O günden bugüne bana bir 'gündem yönetimi' konusu daha söylesenize... Deniz Feneri'ni bile AK Parti yönetiyor (Bkz. Bülent Arınç'ın açıklamaları...)
Ne var şu sıra?
Küresel ısınma ve iklim değişikliği!.. Nerede CHP?.. Yok!..
Ne var şu sıra?
Enerji... Üretimi, dağıtımı, her şeyi... Nerede CHP? Yok!..
Ne var şu sıra?
İsrail-İran çatışması; Kuzey Kore'nin agresif silah denemeleri... Nerede CHP?.. Yok!..
CHP neyle uğraşıyor? Mayınları kim toplasın? Kim getirmiş konuyu gündeme AK Parti... Geri çekip ileri süren, yani yöneten kim? AK Parti?..
Yıllardır söylediğimizi bir kez daha tekrarlayalım mı?
Türkiye'de iktidar sorunu yok; muhalefet sorunu var... Pardon, muhalefetin değil muhalefet partisi liderinin sorunu var...
Yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim... Eğri oturup doğru konuşalım... Hem de bunu bize 'yandaş' muamelesi çekmelerini göze alarak yapalım... 'Reel politika' dersi 101 yani...
Son aylarda; özellikle de yerel seçimlerden sonra Türkiye'nin siyasi gündemini hangi kişi ve kurumlar belirliyor?..
Uluslararası terminolojide İngilizcesiyle 'Agenda Setting' denen olayın Türkiye'de şu sıra iki kahramanı var: Biri Genelkurmay Başkanı, diğeri Başbakan...
Genelkurmay Başkanı daha kontrollü; Başbakan her an 'güç kirlenmesine' kayacak boyutta ve yoğunlukta... Fakat gündem onlarda... Diğerleri nal topluyor...
Yerel seçim 'propaganda turları' sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirmiştim. Muhalefetle fazla uğraşıyor; gereksiz bir agresiflikle muhalefetin peşine takılıyordu... Olaylar bizi haklı çıkardı... Ancak şimdi işler değişti. Başbakan diğerlerini peşine takmış götürüyor...
Nereye?.. Dilediği yere...
Kim diğerleri? Muhalefet (tabii ki başta ana muhalefet), medya, akademi, ekonomistler, siyaset bilimciler...
'Faşizan uygulamalar' (yaklaşımlar) diyor; etraf yıkılıyor... Herkes onu tartışıyor. 'Ne dedi? Ne demek istedi? Nasıl dedi? Kime dedi? Kim karşı? Kim yanında?'
Bu sayfalarda 'Agenda Setting' konusunda örnek olarak Turgut Özal'ı gösterirdim... Herhalde bazen sabahları yataktan kalkarken 'Bugün medya ne konuşsun?' diye kendi kendine tezekkür edip öyle hayata başlardı...
Bu gidişle Tayyip Erdoğan, Özal'ın pabucunu dama atacak... CHP'nin geçmiş günahlarının tartışıldığı TV programında CHP Triumvirasındaki üç ayaktan biri olan Mustafa Özyürek'i izlerken yedi ceddi CHP'li bir vatandaş olarak içim acıdı; üzüldüm doğrusu...
Peki muhalefet ne yapacak; gündemi nasıl yönetecek?
Söyleyelim: Önce Sayın Baykal Meclis konuşmalarını Erdoğan'a ve AK Parti'ye cevap yetiştirme ve AK Parti'yi eleştirme platformu olmaktan çıkarıp; CHP'nin ne yapmak istediğini anlatacağı bir platform haline getirecek.
Sonra, AK Parti'nin sahiplendiği veya sahiplenemediği 'ileri' konulardan birisini, ondan daha 'doğru' ve 'iyi' sahiplenip kendisiyle özdeş hale getirecek. Örnek: Tezkere!... Nasıl başarmışlardı gündemi avuçlarının içine almayı ve yönetmeyi? O günden bugüne bana bir 'gündem yönetimi' konusu daha söylesenize... Deniz Feneri'ni bile AK Parti yönetiyor (Bkz. Bülent Arınç'ın açıklamaları...)
Ne var şu sıra?
Küresel ısınma ve iklim değişikliği!.. Nerede CHP?.. Yok!..
Ne var şu sıra?
Enerji... Üretimi, dağıtımı, her şeyi... Nerede CHP? Yok!..
Ne var şu sıra?
İsrail-İran çatışması; Kuzey Kore'nin agresif silah denemeleri... Nerede CHP?.. Yok!..
CHP neyle uğraşıyor? Mayınları kim toplasın? Kim getirmiş konuyu gündeme AK Parti... Geri çekip ileri süren, yani yöneten kim? AK Parti?..
Yıllardır söylediğimizi bir kez daha tekrarlayalım mı?
Türkiye'de iktidar sorunu yok; muhalefet sorunu var... Pardon, muhalefetin değil muhalefet partisi liderinin sorunu var...