Yine Yanıldılar
07 Temmuz 2020 - Yeni Şafak
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Vergi Denetim Kurulu Gelir İdaresi Başkanlığı Ataşehir Hizmet Binası’nın açılışında önemli açıklamalarda bulundu:
“Bir krize maddi, manevi ve siyasi yatırım yapanlar, pandemi dönemimizdeki performansımızla hüsrana uğradı ve uğramaya devam edecek.”
Kimdir bu hüsrana uğrayanlar?
Hatırlarsanız aylar önce bir kulüpten bahsetmiştik… Yanılmaktan Bıkmayanlar Kulübü… Kısaca YBK… Böyle bir kulüp yok tabii ama bir araya gelip kursalar “Ne ‘iyi’ olur” demiştik… Böylece, yanılınca ağlayacakları bir omuz bulurlar kendilerine…
Bu müstakbel kulübün müstakbel üyeleri 3 tür oluyor:
1. Cehaletlerinden olsa gerek, yaşam stiline dayalı Hedef Kitle Analizinde ‘taklitçiler’ ve/veya ‘takipçiler’ olarak anılan grup…
2. Ancak omurilikten belli bir siyasi görüşün, bir takımın ya da bir akımın tasallutu altında düşünebilen ve bunun bir adım ötesine geçemeyenler…
3. Rahmetli Ömer Lütfi Mete’nin deyişiyle “zihni vaftizlenmiş”, o nedenle de Türkiye’nin çıkarlarına ters her türlü Batılı tezi savunabilenler…
YBK üyelerinin en önemli özelliklerinden biri de şu üç konudaki müthiş distopik tahayyülleri: Spor; dış politika ve uluslararası ilişkiler; finans ve ekonomi yönetimi…
“Öldük, bittik, mahvolduk” edebiyatı, YBK’nın finans ve ekonomiyle iştigal eden kanadının sürekli tekrar eden ana teması… Bunları zaman zaman “IMF gelecek”, “Dolar yükselecek”, zaman zaman da “Cari açık büyüyecek”, “Faizler artacak” kehanetleriyle öne sürüyorlar…
Ülkemizin dünyaca örnek alınan bir mücadeleye imza attığı, emsaline az rastlanır bir kenetlenmeyle tüm toplumumuzun ‘millî birlik’ içinde olduğu salgın döneminde bile bu kulübün müzmin üyelerinin çatlak seslerini duymaya devam ettik…
Birliğimizi bozmak, spekülasyonlarla piyasaları dalgalandırmak ve ülkemize zarar vermek için ısıtıp ısıtıp kullandıkları argümanlarıyla YBK üyeleri sahnedeydiler… Ya bunların işe yaramadığını hâlâ anlamadılar veyahut “Ya tutarsa” diye şanslarını deniyorlar…
Ama tutmadı… Bir kez daha…
Berat Albayrak, anlamak istemeyenler için ‘nesnel’ sonuçları ortaya koydu: “Özellikle ekonomik anlamda analist ve uzman yorumlarının tamamına baktığımız vakit; dünya tarihinin en büyük ekonomik krizi olarak adlandırılmaya başlanan bu sürecin etkilerini çok daha az yaşayan ve atlatan ülkelerden bir tanesi olduk ve olmaya da devam ediyoruz. İnşallah bundan sonraki süreçte de diğer indikatif değerlerde de pozitif ayrışmaya devam edeceğiz. …Özellikle reel kesim güven endekslerinde ciddi yükselişler sağladık. Gerek üretim gerek verimlilik açısından çok önemli bir gösterge olan PMI endeksinde Nisan ayındaki 33,4 seviyesinden, Haziran ayında eşik değer dediğimiz 50 puanı aşarak 53,9 seviyesine yükselip 2018 Şubat ayından bu yana en yüksek değerine ulaştı. İhracatımız da bu anlamda baktığımızda bu göstergelerle birlikte benzer şekilde yükselişe geçmeye başladı. … BİST 100 endeksinde son 11 yılın en güçlü ve en yüksek değer kazancını ortaya koydu.”
Açıkça ‘olumlu’ bu gelişmeler karşısında, ülkemizin ayağına çelme takmak isteyenler maalesef var… Fakat onlar varsa, başkaları da var. Türkiye’nin geleceği için çalışan… Dışa bağımlılık karşısında ‘millî bağımsızlık’ için cesur adımlar atan… Yurt dışından direktif alarak ‘kemiren’ değil, yerli ve millî değerlerimizi gözeterek ‘üreten’. Sağlanan katma değerleri ‘takdir’ edebilen başkaları… AK Parti hükümeti de böylelerinden aldığı motivasyonla “Güçlü Türkiye” hedefine tökezlemeden yürümeyi sürdürüyor.
YBK ve benzerleri ne derse desin, Bakan Albayrak’ın “Normalleşme döneminden hedeflerimizin üzerinde bir kazanımla çıkarak, ihracata, istihdama ve katma değerli mal üretimine dayalı ekonomik altyapımızı tam anlamıyla dönüştürmeye devam edeceğiz” açıklamalarını yabana atmamak lazım.
“Bir krize maddi, manevi ve siyasi yatırım yapanlar, pandemi dönemimizdeki performansımızla hüsrana uğradı ve uğramaya devam edecek.”
Kimdir bu hüsrana uğrayanlar?
Hatırlarsanız aylar önce bir kulüpten bahsetmiştik… Yanılmaktan Bıkmayanlar Kulübü… Kısaca YBK… Böyle bir kulüp yok tabii ama bir araya gelip kursalar “Ne ‘iyi’ olur” demiştik… Böylece, yanılınca ağlayacakları bir omuz bulurlar kendilerine…
Bu müstakbel kulübün müstakbel üyeleri 3 tür oluyor:
1. Cehaletlerinden olsa gerek, yaşam stiline dayalı Hedef Kitle Analizinde ‘taklitçiler’ ve/veya ‘takipçiler’ olarak anılan grup…
2. Ancak omurilikten belli bir siyasi görüşün, bir takımın ya da bir akımın tasallutu altında düşünebilen ve bunun bir adım ötesine geçemeyenler…
3. Rahmetli Ömer Lütfi Mete’nin deyişiyle “zihni vaftizlenmiş”, o nedenle de Türkiye’nin çıkarlarına ters her türlü Batılı tezi savunabilenler…
YBK üyelerinin en önemli özelliklerinden biri de şu üç konudaki müthiş distopik tahayyülleri: Spor; dış politika ve uluslararası ilişkiler; finans ve ekonomi yönetimi…
“Öldük, bittik, mahvolduk” edebiyatı, YBK’nın finans ve ekonomiyle iştigal eden kanadının sürekli tekrar eden ana teması… Bunları zaman zaman “IMF gelecek”, “Dolar yükselecek”, zaman zaman da “Cari açık büyüyecek”, “Faizler artacak” kehanetleriyle öne sürüyorlar…
Ülkemizin dünyaca örnek alınan bir mücadeleye imza attığı, emsaline az rastlanır bir kenetlenmeyle tüm toplumumuzun ‘millî birlik’ içinde olduğu salgın döneminde bile bu kulübün müzmin üyelerinin çatlak seslerini duymaya devam ettik…
Birliğimizi bozmak, spekülasyonlarla piyasaları dalgalandırmak ve ülkemize zarar vermek için ısıtıp ısıtıp kullandıkları argümanlarıyla YBK üyeleri sahnedeydiler… Ya bunların işe yaramadığını hâlâ anlamadılar veyahut “Ya tutarsa” diye şanslarını deniyorlar…
Ama tutmadı… Bir kez daha…
Berat Albayrak, anlamak istemeyenler için ‘nesnel’ sonuçları ortaya koydu: “Özellikle ekonomik anlamda analist ve uzman yorumlarının tamamına baktığımız vakit; dünya tarihinin en büyük ekonomik krizi olarak adlandırılmaya başlanan bu sürecin etkilerini çok daha az yaşayan ve atlatan ülkelerden bir tanesi olduk ve olmaya da devam ediyoruz. İnşallah bundan sonraki süreçte de diğer indikatif değerlerde de pozitif ayrışmaya devam edeceğiz. …Özellikle reel kesim güven endekslerinde ciddi yükselişler sağladık. Gerek üretim gerek verimlilik açısından çok önemli bir gösterge olan PMI endeksinde Nisan ayındaki 33,4 seviyesinden, Haziran ayında eşik değer dediğimiz 50 puanı aşarak 53,9 seviyesine yükselip 2018 Şubat ayından bu yana en yüksek değerine ulaştı. İhracatımız da bu anlamda baktığımızda bu göstergelerle birlikte benzer şekilde yükselişe geçmeye başladı. … BİST 100 endeksinde son 11 yılın en güçlü ve en yüksek değer kazancını ortaya koydu.”
Açıkça ‘olumlu’ bu gelişmeler karşısında, ülkemizin ayağına çelme takmak isteyenler maalesef var… Fakat onlar varsa, başkaları da var. Türkiye’nin geleceği için çalışan… Dışa bağımlılık karşısında ‘millî bağımsızlık’ için cesur adımlar atan… Yurt dışından direktif alarak ‘kemiren’ değil, yerli ve millî değerlerimizi gözeterek ‘üreten’. Sağlanan katma değerleri ‘takdir’ edebilen başkaları… AK Parti hükümeti de böylelerinden aldığı motivasyonla “Güçlü Türkiye” hedefine tökezlemeden yürümeyi sürdürüyor.
YBK ve benzerleri ne derse desin, Bakan Albayrak’ın “Normalleşme döneminden hedeflerimizin üzerinde bir kazanımla çıkarak, ihracata, istihdama ve katma değerli mal üretimine dayalı ekonomik altyapımızı tam anlamıyla dönüştürmeye devam edeceğiz” açıklamalarını yabana atmamak lazım.