Yok öyle bir şey!
14 Nisan 2022 - Yeni Şafak
İçerik değişiyor… Biçim hep aynı, fenomen hep aynı: Yalanlar, iftiralar, çarpıtmalar ve de hakaretlerle “Türkiye’de kaos var, hükûmet yönetemiyor” algısını oluşturmak…
Önceki gece “Vatandaşların e-devlet verileri çalındı” diye ortalık yıkıldı… Dün Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi “Herhangi bir veri sızıntısına rastlanmamıştır” dedi. Yani yok öyle bir şey!
“Ayçiçek yağı yok, gelmeyecek” dediler. Tabii bir panik, peşinden fiyat artışı… Öyle bir şey olmadığı, hepsinin sanal gündemle piyasayı bulandırmak, vatandaşı bunaltmak maksatlı olduğu ortaya çıktı.
“Benzin yok, araçlar kuyruk oldu” dediler… O söyledikleri İngiltere’de oldu ama Türkiye’de öyle bir şey yoktu; olmadı…
Peki; bu ‘yalan siyaseti’ yeni bir taktik mi? Asla!
Kemal Kılıçdaroğlu yabancı ülkeler için “Türkiye’ deyince, sırtlarını dönüyorlar...” dedi… O hafta Türkiye, sadece Antalya Forumu’nda 75 ülkeden, 17 devlet ve hükûmet başkanı, 80 bakan, 39 uluslararası teşkilat temsilcisini ağırladı. Ardından Rusya-Ukrayna görüşmesi İstanbul’da yapıldı. Taraflardan ikinci görüşmenin de İstanbul’da ya da Ankara’da olması için sinyaller gelmeye başladı.
Meral Akşener, Honkong’la Çin’i bağlayan köprü ile 1915 Çanakkale Köprüsü’nün maliyetlerini karşılaştırıp “Bizimki niye daha pahalı” diye ortaya çıktı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sayın Adil Karaismailoğlu basit bir ilkokul işlemiyle durumun hiç de öyle olmadığını anlattı…
Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı’nın ıslak imzasıyla ile hazineden 6 milyar TL iç edildi” dedi. Bakan Karaismailoğlu jet hızıyla yalanlandı: “Öyle bir belge yok. Cumhurbaşkanı’mız hiçbir zaman hiçbir ihaleye imza atmaz.”
“Müteahhitleri zengin etmek için Yap-İşlet-Devret ile yapılan altyapı ihalelerine ek süre verdiler” dediler; gerekçelerden hiç bahsetmediler. Anlaşıldı ki sözleşmelerin çerçevesi değişmiş, ek şeritler, bağlantı yolları, ‘dünyanın en uzun otoyol tünelleri’ ilave edilmiş; ek süreler de onun için verilmiş…
Bunlar, ‘yalan siyaseti’nin sadece son birkaç ay içindeki çürük-çarık ürünleri… Öncesi de var tabii…
Mehmet Ali Çelebi, Özcan Özel ve Hüseyin Avni Aksoy’un CHP politikalarını eleştirerek istifa etmeleri için "Saray operasyonu" dediler…
“Saray’a giden CHP’li” iddiaları öyle havada asılı kaldı… “Parayla parti kuruyorlar” sözleri de unutulmadı ama hâlâ bir açıklama da yok… “Beni dinliyorlar, beni izliyorlar” yalanı en çok sevdikleri… Boş kaldıkça ortaya atıp, sonra geri çekiliyorlar…
Hayatında İsrail’e ayak basmamış Berat Albayrak için “Damadı neden İsrail’e yolladın” demişlikleri de var… Deniz Baykal kaseti hakkında "Erdoğan’ın kaseti izlediğini gördüm. Kendisine o kaseti izletenler Erdoğan’ı kayıt altına alıyor" demişlikleri de… Tabii iş mahkemeye yansıyınca Kılıçdaroğlu’nun “Kim tarafından ve ne zaman izlettirildiğini hatırlamıyorum” dediğini unutanlar çoktur…
15 Temmuz şehitlerinin yakınlarının istedikleri takdirde askerlikten muaf tutulmasının önünü açan düzenlemenin ‘ayrımcılık’ olduğunu da iddia etti. “Şehitler arasında ayrımcılık yapmak hainliktir” dedi. Millî Savunma Bakanlığı, yok öyle bir şey diye cevap verdi: “Askerlik Kanunu’nda Terörle Mücadele kapsamında şehit olanların çocukları ve kardeşleri zaten zorunlu askerlikten muaftır."
“Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde altın klozet var”, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabı var”, “Tsunami sonrası toplanan paraların Açe’ye gitmedi” dedi. Hepsi yalanlandı.
“Dövizini bozdur” çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi birikimlerini TL’ye çevirmediğini iddia etti. Dekontlarla yalanlandı.
Adil Öksüz’ün MİT görevlisi olduğunu ima etti. MİT, yazı açıklama yaptı: "Adil Öksüz, MİT’in terör örgütü içindeki kaynağı olmamıştır ve MİT’e çalışmamıştır.”
2010’da "Kim darbe girişimi yaparsa o tankın önüne ilk ben çıkacağım" demişti. 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı’nda olduğu hatırlatılarak sorulan "Siz 15 Temmuz gecesi tankın önüne neden çıkmadınız? Daha önce böyle bir demeciniz olmuştu" sorusuna "İyi de tank getirselerdi, nerede tank?" cevabını verdi.
15 Temmuz darbe girişimi gecesiyle ilgili "O akşam oteller kapalı olduğu ve bizi otele almadıkları için Bakırköy Belediye Başkanı’mızın evine gittik" dedi. Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun evinin yakınlarında bulunan otellerin hepsinin açık olduğu ortaya çıktı.
Dahası da var ama sığdırabildiklerimiz bunlar… Yazık ki muhalefetin özeti bu: “Yok öyle bir şey”…
Önceki gece “Vatandaşların e-devlet verileri çalındı” diye ortalık yıkıldı… Dün Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi “Herhangi bir veri sızıntısına rastlanmamıştır” dedi. Yani yok öyle bir şey!
“Ayçiçek yağı yok, gelmeyecek” dediler. Tabii bir panik, peşinden fiyat artışı… Öyle bir şey olmadığı, hepsinin sanal gündemle piyasayı bulandırmak, vatandaşı bunaltmak maksatlı olduğu ortaya çıktı.
“Benzin yok, araçlar kuyruk oldu” dediler… O söyledikleri İngiltere’de oldu ama Türkiye’de öyle bir şey yoktu; olmadı…
Peki; bu ‘yalan siyaseti’ yeni bir taktik mi? Asla!
Kemal Kılıçdaroğlu yabancı ülkeler için “Türkiye’ deyince, sırtlarını dönüyorlar...” dedi… O hafta Türkiye, sadece Antalya Forumu’nda 75 ülkeden, 17 devlet ve hükûmet başkanı, 80 bakan, 39 uluslararası teşkilat temsilcisini ağırladı. Ardından Rusya-Ukrayna görüşmesi İstanbul’da yapıldı. Taraflardan ikinci görüşmenin de İstanbul’da ya da Ankara’da olması için sinyaller gelmeye başladı.
Meral Akşener, Honkong’la Çin’i bağlayan köprü ile 1915 Çanakkale Köprüsü’nün maliyetlerini karşılaştırıp “Bizimki niye daha pahalı” diye ortaya çıktı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sayın Adil Karaismailoğlu basit bir ilkokul işlemiyle durumun hiç de öyle olmadığını anlattı…
Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı’nın ıslak imzasıyla ile hazineden 6 milyar TL iç edildi” dedi. Bakan Karaismailoğlu jet hızıyla yalanlandı: “Öyle bir belge yok. Cumhurbaşkanı’mız hiçbir zaman hiçbir ihaleye imza atmaz.”
“Müteahhitleri zengin etmek için Yap-İşlet-Devret ile yapılan altyapı ihalelerine ek süre verdiler” dediler; gerekçelerden hiç bahsetmediler. Anlaşıldı ki sözleşmelerin çerçevesi değişmiş, ek şeritler, bağlantı yolları, ‘dünyanın en uzun otoyol tünelleri’ ilave edilmiş; ek süreler de onun için verilmiş…
Bunlar, ‘yalan siyaseti’nin sadece son birkaç ay içindeki çürük-çarık ürünleri… Öncesi de var tabii…
Mehmet Ali Çelebi, Özcan Özel ve Hüseyin Avni Aksoy’un CHP politikalarını eleştirerek istifa etmeleri için "Saray operasyonu" dediler…
“Saray’a giden CHP’li” iddiaları öyle havada asılı kaldı… “Parayla parti kuruyorlar” sözleri de unutulmadı ama hâlâ bir açıklama da yok… “Beni dinliyorlar, beni izliyorlar” yalanı en çok sevdikleri… Boş kaldıkça ortaya atıp, sonra geri çekiliyorlar…
Hayatında İsrail’e ayak basmamış Berat Albayrak için “Damadı neden İsrail’e yolladın” demişlikleri de var… Deniz Baykal kaseti hakkında "Erdoğan’ın kaseti izlediğini gördüm. Kendisine o kaseti izletenler Erdoğan’ı kayıt altına alıyor" demişlikleri de… Tabii iş mahkemeye yansıyınca Kılıçdaroğlu’nun “Kim tarafından ve ne zaman izlettirildiğini hatırlamıyorum” dediğini unutanlar çoktur…
15 Temmuz şehitlerinin yakınlarının istedikleri takdirde askerlikten muaf tutulmasının önünü açan düzenlemenin ‘ayrımcılık’ olduğunu da iddia etti. “Şehitler arasında ayrımcılık yapmak hainliktir” dedi. Millî Savunma Bakanlığı, yok öyle bir şey diye cevap verdi: “Askerlik Kanunu’nda Terörle Mücadele kapsamında şehit olanların çocukları ve kardeşleri zaten zorunlu askerlikten muaftır."
“Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde altın klozet var”, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabı var”, “Tsunami sonrası toplanan paraların Açe’ye gitmedi” dedi. Hepsi yalanlandı.
“Dövizini bozdur” çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi birikimlerini TL’ye çevirmediğini iddia etti. Dekontlarla yalanlandı.
Adil Öksüz’ün MİT görevlisi olduğunu ima etti. MİT, yazı açıklama yaptı: "Adil Öksüz, MİT’in terör örgütü içindeki kaynağı olmamıştır ve MİT’e çalışmamıştır.”
2010’da "Kim darbe girişimi yaparsa o tankın önüne ilk ben çıkacağım" demişti. 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı’nda olduğu hatırlatılarak sorulan "Siz 15 Temmuz gecesi tankın önüne neden çıkmadınız? Daha önce böyle bir demeciniz olmuştu" sorusuna "İyi de tank getirselerdi, nerede tank?" cevabını verdi.
15 Temmuz darbe girişimi gecesiyle ilgili "O akşam oteller kapalı olduğu ve bizi otele almadıkları için Bakırköy Belediye Başkanı’mızın evine gittik" dedi. Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun evinin yakınlarında bulunan otellerin hepsinin açık olduğu ortaya çıktı.
Dahası da var ama sığdırabildiklerimiz bunlar… Yazık ki muhalefetin özeti bu: “Yok öyle bir şey”…