Yumuşak güç ve pasaportumuz hangi kapıları açıyor?
01 aralık 2018 - TIMREPORT
Bilindiği üzere, tüm uluslararası ilişkileri o ülkenin itibarıyla (marka değeri ile) düz orantılıdır. Ülkeler bazında itibarı belirleyen temel faktör ise o ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılasından (GDP) çok o ülkenin yumuşak gücüdür (soft power).
Bundan bir kaç yıl önce, 2015 yılında, bir yazımızda Türkiye’nin stratejik (taktik değil) iletişimde kendine çeki düzen vermezse lig atlamasının zor olacağını yazmıştık.
Bunu neden yazmıştık? Türkiye ekonomik gücüyle ilk 17’de yer alırken, Londra merkezli danışmanlık şirketi Portland, çok karmaşık ve detaylı analizler sonucu dünyada yumuşak güç sahibi olarak tanımladığı 30 ülkelik bir liste yayınlamıştı. O zaman Türkiye, bu listede 28. sıradaydı. Bugün, 2018 endeksinde ise liste dışı kalmış durumdayız. Geçen yıl ise ucu ucuna “lig”de kalmayı başarmış ve 30. sırada da olsa listede yer alabilmiştik.
Geçen yıl listede ikinci sırada olan İngiltere, bu yıl birinci. Onu, Fransa, Almanya, Amerika ve Japonya izliyor. İlk 30’da Karadeniz ülkelerinden sadece Yunanistan ve Rusya listede yer aldı. Yunanistan sıralamadaki yerini korurken (23), Rusya ise iki sıra gerileyerek 28. olmuş.
Yumuşak güç, bilindiği gibi Harvard Üniversitesi’nden Joseph Noe’nin 1980’li yılların sonunda ortaya attığı bir kavram. Zorlamadan, güç kullanmadan çok, cazibe yaratarak şekillendirme yeteneğine sahip olma anlamına geliyor. Bu işte geçerli akçe; kültür, dış politika ve politik değerler. Ben bunu “kas göstermek” yerine “beyin ve ruh gücü” kullanmak olarak özetliyorum.
Endekse geri dönelim... Bu sıralamalar yapılırken ülkeler şu alt başlıklara göre inceleniyor: Teşebbüs, bağlılık, kültür, yönetim, dijital teknolojiyi benimseme ve eğitim. Mesela yönetim, devletin siyasi değerleri, kamu kurumları, bireysel özgürlükler, toplumda şiddet gibi konuları ölçüyor. Bağlılık ölçülürken de ülkenin kısaca uluslararası topluma yaptığı katkıya bakılıyor. Kültür, ürettiği ve diğer ülkelere cazip gelecek evrensel değerler... Teşebbüs ise ekonomik gücü ölçmüyor. Onun yerine, ülkenin rekabet gücü, yenilikçilik kapasitesi ve teşebbüsü geliştirme kabiliyeti açısından ekonomik ve ticarî bir model olup olmadığına bakıyor.
Bütün bunlardan sonra takkeyi önümüze alıp düşünmemiz gerekenler var: Ekonomik açıdan hayli güçlü olan ülkemiz nasıl oluyor da bu endekste ya son sıralarda yer alıyor; ya da listeye hiç giremiyor? Anlaşılan o ki, girebilmemizi de Suriyeli mülteciler konusunda gösterdiğimiz olağanüstü duyarlılığa borçluyduk.
Dünyadaki kazanımlar, büyüklük, güç ve liderlik birden fazla parametreyle ölçülüyor. Geleneksel ekonomi, askeri güç gibi “sert güç” kategorisine giren parametreler... Bunlar insanlık tarihinde her zaman en gerekli şey olmuştur; fakat günümüzde marka değeri açısından yeterli değildir...
Hem kendi vatandaşlarımız hem de diğer ülkelerin vatandaşları için ne kadar cazibeli, sosyo-ekonomik alanda ne kadar değer katan bir ülke olursak o kadar yükseleceğiz, ürünlerimiz o ölçüde itibar görecek. O nedenle bu endeksler nereye yükseleceğimizi belirlememiz için önemli ve her zaman bakılması gereken yol haritaları...
Yumuşak güce dahil kabul edebileceğimiz bir başka “kıymetimiz”, pasaportumuzun ne kadar geçerli olduğu. Pasaportunuz size dünyadaki kapıları açıyor mu; yoksa kapatıyor mu diye merak ediyorsanız bununla da ilgili bir liste yakınlarda yayınlandı.
Henley Pasaport Endeksine göre dünyada en güçlü pasaport, Japonya vatandaşlarının elindekiymiş. Japonlar, tam 190 ülkeye vize almadan ya da kapıda vize alarak kolayca seyahat edebiliyormuş. Bunu 189 ülkeyle Singapur, 188 ülkeyle Almanya, Fransa ve Güney Kore takip etmiş. En çok merak edilen ülkeler olan ABD ve İngiltere 186 ülkeyle 5.’liği paylaşıyor. 111 ülkeye vize zorunluluğu olmadan giriş yapabilen Türkiye ise listeye 51. sıradan girmiş.
106’lık listede “Eh fena değil” diye düşünenler olabilir. Ancak Türkiye’nin hedefleri çok büyük. Bakın ihracat hedeflerine. Her ay rekorlar kıra kıra ilerlesek de, 2023 hedefine ulaşmak için ülkenin marka değerini yükseltmeye ihtiyacımız var.
Tüm dünya ülkelerine vizesiz girmemizi sağlayacak bir pasaport yok mu diye sorabilirsiniz. Böyle bir pasaport yok. Ama bizim pasaportumuzun yanında aşağıdaki on üç ülkenin vatandaşlığını ve pasaportunu da almayı başarırsanız, bu kokteylle “%100 seyahat özgürlüğü” temin edebilir, dilediğiniz ülkeye elinizi kolunuzu sallaya sallaya seyahat edebilirmişsiniz: Kongo, Azerbaycan, Maldivler, Singapur, Suriye, Uganda, Türkmenistan, Vanuatu, Afganistan, Angola, Kuzey Kore, Mali, ABD…
Ülkeyi terk etmek, Britanya, Kanada, ABD, Portekiz, Malta, Yunanistan gibi ülkelerin vatandaşı olmak adına yüz binlerce doları gözden çıkaran bahtsızların kulakları çınlasın.
Bundan bir kaç yıl önce, 2015 yılında, bir yazımızda Türkiye’nin stratejik (taktik değil) iletişimde kendine çeki düzen vermezse lig atlamasının zor olacağını yazmıştık.
Bunu neden yazmıştık? Türkiye ekonomik gücüyle ilk 17’de yer alırken, Londra merkezli danışmanlık şirketi Portland, çok karmaşık ve detaylı analizler sonucu dünyada yumuşak güç sahibi olarak tanımladığı 30 ülkelik bir liste yayınlamıştı. O zaman Türkiye, bu listede 28. sıradaydı. Bugün, 2018 endeksinde ise liste dışı kalmış durumdayız. Geçen yıl ise ucu ucuna “lig”de kalmayı başarmış ve 30. sırada da olsa listede yer alabilmiştik.
Geçen yıl listede ikinci sırada olan İngiltere, bu yıl birinci. Onu, Fransa, Almanya, Amerika ve Japonya izliyor. İlk 30’da Karadeniz ülkelerinden sadece Yunanistan ve Rusya listede yer aldı. Yunanistan sıralamadaki yerini korurken (23), Rusya ise iki sıra gerileyerek 28. olmuş.
Yumuşak güç, bilindiği gibi Harvard Üniversitesi’nden Joseph Noe’nin 1980’li yılların sonunda ortaya attığı bir kavram. Zorlamadan, güç kullanmadan çok, cazibe yaratarak şekillendirme yeteneğine sahip olma anlamına geliyor. Bu işte geçerli akçe; kültür, dış politika ve politik değerler. Ben bunu “kas göstermek” yerine “beyin ve ruh gücü” kullanmak olarak özetliyorum.
Endekse geri dönelim... Bu sıralamalar yapılırken ülkeler şu alt başlıklara göre inceleniyor: Teşebbüs, bağlılık, kültür, yönetim, dijital teknolojiyi benimseme ve eğitim. Mesela yönetim, devletin siyasi değerleri, kamu kurumları, bireysel özgürlükler, toplumda şiddet gibi konuları ölçüyor. Bağlılık ölçülürken de ülkenin kısaca uluslararası topluma yaptığı katkıya bakılıyor. Kültür, ürettiği ve diğer ülkelere cazip gelecek evrensel değerler... Teşebbüs ise ekonomik gücü ölçmüyor. Onun yerine, ülkenin rekabet gücü, yenilikçilik kapasitesi ve teşebbüsü geliştirme kabiliyeti açısından ekonomik ve ticarî bir model olup olmadığına bakıyor.
Bütün bunlardan sonra takkeyi önümüze alıp düşünmemiz gerekenler var: Ekonomik açıdan hayli güçlü olan ülkemiz nasıl oluyor da bu endekste ya son sıralarda yer alıyor; ya da listeye hiç giremiyor? Anlaşılan o ki, girebilmemizi de Suriyeli mülteciler konusunda gösterdiğimiz olağanüstü duyarlılığa borçluyduk.
Dünyadaki kazanımlar, büyüklük, güç ve liderlik birden fazla parametreyle ölçülüyor. Geleneksel ekonomi, askeri güç gibi “sert güç” kategorisine giren parametreler... Bunlar insanlık tarihinde her zaman en gerekli şey olmuştur; fakat günümüzde marka değeri açısından yeterli değildir...
Hem kendi vatandaşlarımız hem de diğer ülkelerin vatandaşları için ne kadar cazibeli, sosyo-ekonomik alanda ne kadar değer katan bir ülke olursak o kadar yükseleceğiz, ürünlerimiz o ölçüde itibar görecek. O nedenle bu endeksler nereye yükseleceğimizi belirlememiz için önemli ve her zaman bakılması gereken yol haritaları...
Yumuşak güce dahil kabul edebileceğimiz bir başka “kıymetimiz”, pasaportumuzun ne kadar geçerli olduğu. Pasaportunuz size dünyadaki kapıları açıyor mu; yoksa kapatıyor mu diye merak ediyorsanız bununla da ilgili bir liste yakınlarda yayınlandı.
Henley Pasaport Endeksine göre dünyada en güçlü pasaport, Japonya vatandaşlarının elindekiymiş. Japonlar, tam 190 ülkeye vize almadan ya da kapıda vize alarak kolayca seyahat edebiliyormuş. Bunu 189 ülkeyle Singapur, 188 ülkeyle Almanya, Fransa ve Güney Kore takip etmiş. En çok merak edilen ülkeler olan ABD ve İngiltere 186 ülkeyle 5.’liği paylaşıyor. 111 ülkeye vize zorunluluğu olmadan giriş yapabilen Türkiye ise listeye 51. sıradan girmiş.
106’lık listede “Eh fena değil” diye düşünenler olabilir. Ancak Türkiye’nin hedefleri çok büyük. Bakın ihracat hedeflerine. Her ay rekorlar kıra kıra ilerlesek de, 2023 hedefine ulaşmak için ülkenin marka değerini yükseltmeye ihtiyacımız var.
Tüm dünya ülkelerine vizesiz girmemizi sağlayacak bir pasaport yok mu diye sorabilirsiniz. Böyle bir pasaport yok. Ama bizim pasaportumuzun yanında aşağıdaki on üç ülkenin vatandaşlığını ve pasaportunu da almayı başarırsanız, bu kokteylle “%100 seyahat özgürlüğü” temin edebilir, dilediğiniz ülkeye elinizi kolunuzu sallaya sallaya seyahat edebilirmişsiniz: Kongo, Azerbaycan, Maldivler, Singapur, Suriye, Uganda, Türkmenistan, Vanuatu, Afganistan, Angola, Kuzey Kore, Mali, ABD…
Ülkeyi terk etmek, Britanya, Kanada, ABD, Portekiz, Malta, Yunanistan gibi ülkelerin vatandaşı olmak adına yüz binlerce doları gözden çıkaran bahtsızların kulakları çınlasın.