Yumuşak gücümüzün dinamosu: Millet Kütüphanesi
22 Şubat 2020 - Yeni Şafak
Sayın Cumhurbaşkanı’nın öncülüğünde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi arazisinde inşa edilen Millet Kütüphanesi açıldı.
Selçuklu, Osmanlı ve çağdaş mimariden esintiler taşıyan, 125 bin metrekare (175 futbol sahası büyüklüğünde) kapalı alana sahip kütüphane, yedi gün 24 saat aynı anda 5 bin kişiye hizmet verebilecek kapasitede. Kütüphaneyi kullanmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, e-Devlet üzerinden üye olup yeni kimlik kartlarıyla giriş yapabiliyormuş.
4 milyon basılı, 120 milyonun üzerinde elektronik yayın ile 550 bin e-kitap ve nadir eserin bulunduğu Millet Kütüphanesi’nde, 134 farklı dilde ve 100 farklı ülkeden kitaplara ulaşmak mümkün…
Kütüphanenin inşa çalışmaları öncesinde Türkiye’nin önde gelen kültür insanları, sahaflar, kütüphane yöneticileri, sivil toplum kuruluşları, dezavantajlı gruplar ve aileleriyle çalıştaylar yapılmış.
Kısacası, muazzam bir eser ve hizmet, ilgili tüm paydaşların fikir ve görüşleri alınarak ülkemize armağan edilmiş.
Uluslararası arenada ülkelerin varlıklarını ortaya koyabilmesinin yolunun, itibarlarından geçtiğine inanıyoruz. İtibarın yolu da ‘yumuşak güç’ (soft power) sahibi olmaktan geçiyor… Tüm uluslararası ilişkileri, o ülkenin itibarıyla (marka değeri ile) düz orantılıdır.
Yumuşak güç, ‘kas gösterme’ gibi de özetlenebilecek, bir ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası gibi faktörlerden oluşan ‘sert gücün’ (hard power) altında yatan ‘zorlama’ ya da ‘zorunda bırakma’ kavramlarının aksine, ülkenizin ‘cazibe merkezi’ hâline gelerek başka ülkelerin sizinle iş birliği yapmak istemesi, bu ülkelerin vatandaşlarının da ürün ya da hizmetlerinizden yararlanmak istemesi gibi açıklanabilir.
Kültür, dış politika ve politik değerlerle birlikte yumuşak güç konusunda ana ekseni oluşturur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018 yılında yaptığı bir konuşmadaki şu sözleri bizi çok heyecanlandırmıştı: “Varlığımızı korumak ve geleceğe taşımak için, kültür ve sanatın gücüne, etkisine, kapsayıcılığına ihtiyacımız var.”
O zaman Erdoğan’ın, bir ‘kültür ateşi’ yaktığını ifade etmiştik. Göbeklitepe çalışmalarından AKM’nin inşasına kadar atılan pek çok adımda bu heyecanımız pekişti. Şimdi de Millet Kütüphanesi’nin açılışıyla bu heyecanı yeniden yaşadığımızı söylemeliyim.
Bilindiği üzere millî kültürü taşıyan devlettir. Mustafa Kemal Atatürk de toplumun varoluş nedenini sağlayan değerler sisteminin millî kültürden kaynaklandığını vurgulamak için “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” demiştir…
Türkiye’nin kendisini dünyada ifade edebilmesinin, itibarına ‘katma değer’ getirebilmesinin kültür ve değerleriyle mümkün olabileceğini sık sık tekrar ediyoruz.
İşte Millet Kütüphanesi de kendi vatandaşlarımıza sunduğumuz kültür hizmetlerinin en kıymetlilerinden biri olmuş, ülkemizin yükselen itibarı ve yumuşak gücü için bir ‘dinamo’ olarak ortaya koymuştur.
Günümüzde kütüphaneler ve kütüphanecilik kapalı duvarların arkasında, yalnızca kitap alışverişinin yapıldığı mekânlar olmanın çok ötesinde bir yere sahip.
Kültürün kökü olmanın dışında, yeni araştırmalara kaynak hazırlamak başta olmak üzere ulusal ve uluslararası pek çok ürünün ortaya konulmasını ve etkinliği bizzat yürütmekte ya da bunlara aracılık da etmektedirler…
Kültürümüzün ‘kökleri’, kütüphanenin sahip olduğu koleksiyondaysa, geleceğe uzanan ‘dalları’ da bu çalışmalarla büyüyecektir.
Millet Kütüphanesi’nin de işte bu derece geniş bir etki alanına sahip çalışmalara imza atacağına, ülkemizi gururlandıracağına şüphemiz yok. Hayırlı ve uğurlu olsun…
Selçuklu, Osmanlı ve çağdaş mimariden esintiler taşıyan, 125 bin metrekare (175 futbol sahası büyüklüğünde) kapalı alana sahip kütüphane, yedi gün 24 saat aynı anda 5 bin kişiye hizmet verebilecek kapasitede. Kütüphaneyi kullanmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, e-Devlet üzerinden üye olup yeni kimlik kartlarıyla giriş yapabiliyormuş.
4 milyon basılı, 120 milyonun üzerinde elektronik yayın ile 550 bin e-kitap ve nadir eserin bulunduğu Millet Kütüphanesi’nde, 134 farklı dilde ve 100 farklı ülkeden kitaplara ulaşmak mümkün…
Kütüphanenin inşa çalışmaları öncesinde Türkiye’nin önde gelen kültür insanları, sahaflar, kütüphane yöneticileri, sivil toplum kuruluşları, dezavantajlı gruplar ve aileleriyle çalıştaylar yapılmış.
Kısacası, muazzam bir eser ve hizmet, ilgili tüm paydaşların fikir ve görüşleri alınarak ülkemize armağan edilmiş.
Uluslararası arenada ülkelerin varlıklarını ortaya koyabilmesinin yolunun, itibarlarından geçtiğine inanıyoruz. İtibarın yolu da ‘yumuşak güç’ (soft power) sahibi olmaktan geçiyor… Tüm uluslararası ilişkileri, o ülkenin itibarıyla (marka değeri ile) düz orantılıdır.
Yumuşak güç, ‘kas gösterme’ gibi de özetlenebilecek, bir ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası gibi faktörlerden oluşan ‘sert gücün’ (hard power) altında yatan ‘zorlama’ ya da ‘zorunda bırakma’ kavramlarının aksine, ülkenizin ‘cazibe merkezi’ hâline gelerek başka ülkelerin sizinle iş birliği yapmak istemesi, bu ülkelerin vatandaşlarının da ürün ya da hizmetlerinizden yararlanmak istemesi gibi açıklanabilir.
Kültür, dış politika ve politik değerlerle birlikte yumuşak güç konusunda ana ekseni oluşturur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018 yılında yaptığı bir konuşmadaki şu sözleri bizi çok heyecanlandırmıştı: “Varlığımızı korumak ve geleceğe taşımak için, kültür ve sanatın gücüne, etkisine, kapsayıcılığına ihtiyacımız var.”
O zaman Erdoğan’ın, bir ‘kültür ateşi’ yaktığını ifade etmiştik. Göbeklitepe çalışmalarından AKM’nin inşasına kadar atılan pek çok adımda bu heyecanımız pekişti. Şimdi de Millet Kütüphanesi’nin açılışıyla bu heyecanı yeniden yaşadığımızı söylemeliyim.
Bilindiği üzere millî kültürü taşıyan devlettir. Mustafa Kemal Atatürk de toplumun varoluş nedenini sağlayan değerler sisteminin millî kültürden kaynaklandığını vurgulamak için “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” demiştir…
Türkiye’nin kendisini dünyada ifade edebilmesinin, itibarına ‘katma değer’ getirebilmesinin kültür ve değerleriyle mümkün olabileceğini sık sık tekrar ediyoruz.
İşte Millet Kütüphanesi de kendi vatandaşlarımıza sunduğumuz kültür hizmetlerinin en kıymetlilerinden biri olmuş, ülkemizin yükselen itibarı ve yumuşak gücü için bir ‘dinamo’ olarak ortaya koymuştur.
Günümüzde kütüphaneler ve kütüphanecilik kapalı duvarların arkasında, yalnızca kitap alışverişinin yapıldığı mekânlar olmanın çok ötesinde bir yere sahip.
Kültürün kökü olmanın dışında, yeni araştırmalara kaynak hazırlamak başta olmak üzere ulusal ve uluslararası pek çok ürünün ortaya konulmasını ve etkinliği bizzat yürütmekte ya da bunlara aracılık da etmektedirler…
Kültürümüzün ‘kökleri’, kütüphanenin sahip olduğu koleksiyondaysa, geleceğe uzanan ‘dalları’ da bu çalışmalarla büyüyecektir.
Millet Kütüphanesi’nin de işte bu derece geniş bir etki alanına sahip çalışmalara imza atacağına, ülkemizi gururlandıracağına şüphemiz yok. Hayırlı ve uğurlu olsun…