“Yurduma alçakları uğratma”
06 mayıs 2023 Yeni şafak
Seçim günü yaklaşırken Batı, medyası aracılığıyla Türkiye’ye yönelik mesajlarını sıklaştırmaya başladı. Daha doğrusu siyasi kampanyasını iyice sertleştirdi…
İşte demokrasi kavramını ‘kalkan’ olarak kullanırken, çevirmediği dolap, söylemediği yalan, işlemediği zulüm kalmayan iki yüzlü Batı basınının son numaraları…
İngiliz The Economist dergisinin kapağı malumunuz; “2023 yılının en önemli seçimi: Türkiye ve Demokrasinin Geleceği”… "Erdoğan gitmeli", "Demokrasiyi kurtarın" ve "Oy verin" sloganlarını da kapağa iliştirmeyi ihmal etmemişler… Yazıda da tahmin edileceği gibi açıkça Kılıçdaroğlu destekleniyor, hatta kendi tabirleriyle “içten destek” veriyorlar…
Fransız Le Point ve Le'xpress dergilerinin hedefinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Kaleme aldıkları yazıda, Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi hâlinde Demirtaş ile ilgili durumun hızla iyileşeceğini belirtmişler…
The Economist, “Kılıçdaroğlu kazanırsa AİHM kararlarına uyacağını ve siyasi tutukluları serbest bırakacağını söylüyor” ifadesine de yer vermiş. Muradları, AİHM’in Öcalan için verdiği ‘umut hakkı’ kararına uyulması ve ev hapsine alınması olmalı…
Batı, yine bildiğimiz Batı… Son 20, 30 yıldan da bahsetmiyoruz… Kurtuluş Savaşı’nı İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve diğer emperyal güçlere karşı vermemiş miydik?! Bu kez de tankla tüfekle değil ama medyayla, psikolojik operasyonlarla ve içeride bunların çıkarlarını savunanları da kullanarak yürüttükleri ‘algı operasyonları’yla üzerimize gelmiyorlar mı?!
Ancak bir konuda haklılar; tarihi bir seçime doğru gidiyoruz. “Türkiye’nin ve Türk milletinin çıkarlarını silin atın” diye tepinen, Biden gibi devlet başkanları seviyesinde muhalefete desteğini açıklayan Batı ve içerideki iş birlikçilerine karşı bir seçime gidiyoruz.
Bu sırada muhalefetten henüz bir ses duyamadık… Biden’ın “Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz” açıklamasından sonra da bir türlü duyamadığımız gibi…
Daha doğrusu başka şeyler söylemeyi tercih ettiler… Mesela Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu büyük bir tesadüfle(!) BBC’ye röportaj vermiş… Dış politikada “Türkiye'nin rotasını yeniden belirleyeceğini” anlatmış. Bu yeni rotada, "Rusya ile değil, Batı ile ilişkilere öncelik” verilecekmiş.
Nasıl ama?!
Pazarlıkta anlaşmış, “Sen benim sırtımı sıvazla, ben de seninkini” diyerek el sıkışmış yürüyorlar sanki, öyle değil mi?!
Türkiye’nin seçimlerine müdahale ediliyormuş, demokratik hakların üstünde tepinilmeye çalışılıyormuş, hafifçe örtülü şantaj yapılıyormuş, Batı’ya istediğini vermek millî egemenlik haklarından geri çekilmek, Mavi Vatan, terör sorunu, millî enerji yatırımları, bölgesel kararları onlara bırakmak anlamına geliyormuş, umurlarında bile değil…
Onların umurunda olmayan, bu ülkenin önce kuruluş, sonra varoluş ardında da gelişmek için gösterdiği mücadeleye vurulan mühürdür. Bu nedenle Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’ndaki “Yurduma alçaklara uğratma, sakın” dizesi o zaman olduğu gibi bugün de tüm ağırlığı ve ciddiyetiyle geçerlidir.
Günün sözü
"O kadarını da yapmaz diye düşündüğüm herkes tam olarak o kadarını yaptı.”
Icarus
Gözümüze takılanlar…
İşte demokrasi kavramını ‘kalkan’ olarak kullanırken, çevirmediği dolap, söylemediği yalan, işlemediği zulüm kalmayan iki yüzlü Batı basınının son numaraları…
İngiliz The Economist dergisinin kapağı malumunuz; “2023 yılının en önemli seçimi: Türkiye ve Demokrasinin Geleceği”… "Erdoğan gitmeli", "Demokrasiyi kurtarın" ve "Oy verin" sloganlarını da kapağa iliştirmeyi ihmal etmemişler… Yazıda da tahmin edileceği gibi açıkça Kılıçdaroğlu destekleniyor, hatta kendi tabirleriyle “içten destek” veriyorlar…
Fransız Le Point ve Le'xpress dergilerinin hedefinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Kaleme aldıkları yazıda, Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi hâlinde Demirtaş ile ilgili durumun hızla iyileşeceğini belirtmişler…
The Economist, “Kılıçdaroğlu kazanırsa AİHM kararlarına uyacağını ve siyasi tutukluları serbest bırakacağını söylüyor” ifadesine de yer vermiş. Muradları, AİHM’in Öcalan için verdiği ‘umut hakkı’ kararına uyulması ve ev hapsine alınması olmalı…
Batı, yine bildiğimiz Batı… Son 20, 30 yıldan da bahsetmiyoruz… Kurtuluş Savaşı’nı İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve diğer emperyal güçlere karşı vermemiş miydik?! Bu kez de tankla tüfekle değil ama medyayla, psikolojik operasyonlarla ve içeride bunların çıkarlarını savunanları da kullanarak yürüttükleri ‘algı operasyonları’yla üzerimize gelmiyorlar mı?!
Ancak bir konuda haklılar; tarihi bir seçime doğru gidiyoruz. “Türkiye’nin ve Türk milletinin çıkarlarını silin atın” diye tepinen, Biden gibi devlet başkanları seviyesinde muhalefete desteğini açıklayan Batı ve içerideki iş birlikçilerine karşı bir seçime gidiyoruz.
Bu sırada muhalefetten henüz bir ses duyamadık… Biden’ın “Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz” açıklamasından sonra da bir türlü duyamadığımız gibi…
Daha doğrusu başka şeyler söylemeyi tercih ettiler… Mesela Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu büyük bir tesadüfle(!) BBC’ye röportaj vermiş… Dış politikada “Türkiye'nin rotasını yeniden belirleyeceğini” anlatmış. Bu yeni rotada, "Rusya ile değil, Batı ile ilişkilere öncelik” verilecekmiş.
Nasıl ama?!
Pazarlıkta anlaşmış, “Sen benim sırtımı sıvazla, ben de seninkini” diyerek el sıkışmış yürüyorlar sanki, öyle değil mi?!
Türkiye’nin seçimlerine müdahale ediliyormuş, demokratik hakların üstünde tepinilmeye çalışılıyormuş, hafifçe örtülü şantaj yapılıyormuş, Batı’ya istediğini vermek millî egemenlik haklarından geri çekilmek, Mavi Vatan, terör sorunu, millî enerji yatırımları, bölgesel kararları onlara bırakmak anlamına geliyormuş, umurlarında bile değil…
Onların umurunda olmayan, bu ülkenin önce kuruluş, sonra varoluş ardında da gelişmek için gösterdiği mücadeleye vurulan mühürdür. Bu nedenle Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’ndaki “Yurduma alçaklara uğratma, sakın” dizesi o zaman olduğu gibi bugün de tüm ağırlığı ve ciddiyetiyle geçerlidir.
Günün sözü
"O kadarını da yapmaz diye düşündüğüm herkes tam olarak o kadarını yaptı.”
Icarus
Gözümüze takılanlar…
- Dün Türkiye Sigorta’nın basın toplantısındaydık. Başkan Atilla Benli hem deprem bölgesindeki çalışmalarını hem de finansal sonuçları başarılı bir sunumla aktardı. 2023 yılının ilk 3 ayında Türkiye Sigorta 12,2 milyar TL, Türkiye Hayat Emeklilik 2,7 milyar TL prim üretimi ve Nisan 2023’te bireysel emeklilik sisteminde 104,1 milyar TL fon büyüklüğüne ulaşarak üç alanda da sektördeki liderliğini sürdürmüş. “Tek Yürek Bina ve Eşya Sigortası”, kalıcı konutların inşası sürerken barınma ihtiyacının giderilmesi için “Türkiye Sigorta Obası”nın aralarında olduğu depreme yönelik çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyorlarmış. Yusufeli Barajı’ndan, 1915 Çanakkale Köprüsü’ne, sondaj gemilerimizden Akkuyu Santrali ve Türksat uydularına ve hatta astronotlarımıza kadar ülkemizin ‘stratejik varlıklarını’ güvencesine alan kurumun, böylesine katma değerli sonuçlara ulaştığını görmek ülkemiz adına sevindirici.
- Akçansa’nın, TOÇEV iş birliğiyle yürüttüğü kurumsal sosyal sorumluluk projesi “Benim Mahallem”, rotasını afet bölgesine çevirmiş. Mobil Eğitim Tırı ile depremzede çocukların yanında yer alan marka, Nisan ayında 5-18 yaşları arasındaki 1000 çocukla psikolojik ve sosyal içerikli eğitimler düzenlemiş. Bu kapsamda, ruhsal ve bedensel gelişimi destekleyen masal anlatıcılığı, doğa pedagojisi ve beden perküsyonu gibi aktiviteler de yer almış. Akçansa’nın Sabancı Cumhuriyet Seferberliği kapsamındaki bu çalışmaları depremle ortaya çıkmadı. Daha önce de Çanakkale’deki çocuklarla ‘akran zorbalığı’na karşı eğitimler vermişlerdi. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin ‘kritik başarı faktörleri’nden biri sürdürülebilirlik ise diğeri de tecrübedir… Akçansa ikisinde de başarıyla ilerliyor.
- Malumunuz ‘özel gün’ler yaklaştıkça, gök kubbe altında söylenecek bütün sözler tüketilmiş gibi yıllardır kullanılmış, hedef kitlenin artık sıkıldığı sloganları, mesajları tekrar tekrar duymaya başlarız. “Annenizi gülümsetecek hediyeler”, “Babanız için en tarz giysiler”… Ancak bu ‘tek tip’ mesaj yığını arasında, farklılaşmayı başararak gözümüze takılan bir tane oldu: “Anneler Günü hediyeniz Darüşşafakalı öğrencilerin nitelikli eğitimine destek olsun”… 160 yıllık tarihinde, binlerce öğrenciye ücretsiz ve yatılı eğitim fırsatı sunan Darüşşafaka Cemiyeti, Anneler Günü’ne özel hazırladığı sertifikalar aracılığıyla bağış topluyormuş; https://www.darussafaka.org/bagis?c=ozel-gun-bagislari adresinden hem bu sertifikalara hem de farklı hediyelere ulaşılabiliyormuş. (Erhan Tosun)