Yüzlerce milyon dolarlık iletişimle elde edilemeyen etki
21 Haziran 2018 - Yeni Şafak
Az kalmış, dur durak bilmeyen abuk subuk, iletişim tekniği açısından hiçbir işe yaramadığını bildiğimiz seçim propagandası video yağmurunun arasında kaybolup gidecekmiş. Son anda yakaladım:
Bir Kolombiyalı taraftar çekmiş videoyu… Japonya’nın Kolombiya’yı yendiği maçtan sonra, yavaş yavaş boşalmakta olan tribünleri görüyoruz. Ellerinde, sırtlarında bayraklarıyla çok sayıda Japon, mavi renkte büyükçe naylon torbalarla tribünlerde dolaşıyor ve izleyicilerin arkalarında bıraktıkları çöpleri, atıkları elleriyle teker teker topluyorlar.
Videoyu çeken Kolombiyalı bir yandan çöpleri toplayanlarla konuşup onları galibiyetlerinden dolayı tebrik ederken bir yandan da yorum yapmaktan kendini alamıyor: “Şu Japonlara bakın ne yapıyorlar. Hem maçı kazanmışlar hem de temizlik yapıyorlar. Ne disiplin ne düzen duygusu… Bu bir hayat dersi… İşte bu nedenle kazanıyorlar zaten…”
İngilizce alt yazısı da bulunan video hızla tüm dünyaya yayılıyor. Herkes birbirine gönderiyor.
Sıfır maliyetle hazırlanmış olan bu videonun, ülke markasının iletişimi için harcayacağınız milyar dolar reklam bütçeli kampanyalardan çok daha fazla etki yaratacağından hiç şüpheniz olmasın…
Şu seçim döneminde, siyasî iletişim çalışmaları kapsamında duyguları bu kadar güçlü bir şekilde ifade eden bir video ne kadar etkili olurdu acaba?..
İnsanlığı, canlılığı tehdit eden iklim değişikliği ve küresel ısınma, geri dönülmez noktaya yaklaşırken, hayvan türleri birer birer doğa sahnesinden çekilirken, endemik bitkiler yok olurken, çevre kirliliğinin de etkisiyle temiz içme sularının kaynakları, göller nehirler sıfırı tüketirken, ‘En çevreci, en doğa dostu biziz!” diyen, diktiği milyonlarca yeni ağaçla, şehirlerini yeşilleştirmek üzere yıllardır yürüttüğü inanılmaz çalışmalarla ve nihayet yeni projesi muhteşem millet parklarıyla hakkıyla övünen AK Parti’ye benzer duygusallıkta, ille de öğretici olmayan, parmak sallamayan duygusal bir video yakışmaz mıydı?..
Elbette yakışırdı…
Ancak her şeyden önce dünya görüşü, fıtratı gereği doğaya ve çevresine duyarlılığı yaşamak ve yaşatmak durumunda olan AK Parti’nin, canlılığın bir numaralı tehdidi olan bu meseleleri, bir siyasî iletişim ekseni olarak görmemesini anlamak zor…
Ha, AK Parti görmüyor da bir başkası mı görüyor…
Hayır!..
Hiçbiri köklü bir şekilde oralı değil… Bir tek Sayın Cumhurbaşkanı Millet Parkı bağlamında giriyor konuya…
Yazık değil mi?
Bırakınız çocuğunuz biraz ‘sıkılsın’…
Yaz tatili geldi ya. Çocuklu ailelerin tatil sorunu da bir başka… Önce bir tanıdığımızın başına gelmiş bir olayı aktaralım. Sonra konuya değiniriz…
Okullar kapanmış. Aile yaz tatiline gitmeyi planlıyor. Tam her şeyi hazırlamışlar, “Bir de eskrim hocasına bilgi verelim” diyorlar… Hoca seyahat planını duyunca derhal itiraz ediyor: “Eğer çalışmayı yaz aylarında aksatırsa. Eylülde tekrar sıfırdan başlaması gerekir.”
Aile panik içinde… Tatil planını iptal etmek üzereler… Çocuk alt tarafı 7 yaşında. Olimpiyatlara falan hazırlandığı yok yani…
Çocuklar üzerindeki eğitim terörün yanı sıra bir de ‘faaliyet terörü’ var… Bir miktar da para tuzağı olarak görülen spor, müzik, sanat odaklı yetkinliğe pek de bakılmaksızın, ailelere neredeyse dayatılan bir etkinlik disiplini, aileleri de çocukları da bezdirmiş vaziyette. En azından hayatı kendisine dikte edildiği gibi kabullenmeyenleri…
Özellikle bazı babalar hariç genelde annelerde ortaya çıkan bir durum: “Aman çocuğum içinde bulunduğu ortamın dışında kalmasın…”
Çocuklarına nasıl bir program yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler…
O faaliyet hocalarına soracak olursanız, çocukların hepsi birer dâhi, birer virtüöz… Bir de yeni havuç var tabii… Spor bursu!.. Ya Türkiye’de ya da ABD’de… Son noktasına, çocuğa saniye boş zaman bırakmayacak kadar yüklenen yüklenene…
Bir pedagog söylemiş eşime. “Günümüz çocuğunun en büyük sorunu, sıkılacak zamanı olmaması. Oysa biraz sıkılmasında, kendini oyalayacak, yapacak yeni şeyler keşfedecek ortamı yaşamasında büyük yarar var…”
Bir Kolombiyalı taraftar çekmiş videoyu… Japonya’nın Kolombiya’yı yendiği maçtan sonra, yavaş yavaş boşalmakta olan tribünleri görüyoruz. Ellerinde, sırtlarında bayraklarıyla çok sayıda Japon, mavi renkte büyükçe naylon torbalarla tribünlerde dolaşıyor ve izleyicilerin arkalarında bıraktıkları çöpleri, atıkları elleriyle teker teker topluyorlar.
Videoyu çeken Kolombiyalı bir yandan çöpleri toplayanlarla konuşup onları galibiyetlerinden dolayı tebrik ederken bir yandan da yorum yapmaktan kendini alamıyor: “Şu Japonlara bakın ne yapıyorlar. Hem maçı kazanmışlar hem de temizlik yapıyorlar. Ne disiplin ne düzen duygusu… Bu bir hayat dersi… İşte bu nedenle kazanıyorlar zaten…”
İngilizce alt yazısı da bulunan video hızla tüm dünyaya yayılıyor. Herkes birbirine gönderiyor.
Sıfır maliyetle hazırlanmış olan bu videonun, ülke markasının iletişimi için harcayacağınız milyar dolar reklam bütçeli kampanyalardan çok daha fazla etki yaratacağından hiç şüpheniz olmasın…
Şu seçim döneminde, siyasî iletişim çalışmaları kapsamında duyguları bu kadar güçlü bir şekilde ifade eden bir video ne kadar etkili olurdu acaba?..
İnsanlığı, canlılığı tehdit eden iklim değişikliği ve küresel ısınma, geri dönülmez noktaya yaklaşırken, hayvan türleri birer birer doğa sahnesinden çekilirken, endemik bitkiler yok olurken, çevre kirliliğinin de etkisiyle temiz içme sularının kaynakları, göller nehirler sıfırı tüketirken, ‘En çevreci, en doğa dostu biziz!” diyen, diktiği milyonlarca yeni ağaçla, şehirlerini yeşilleştirmek üzere yıllardır yürüttüğü inanılmaz çalışmalarla ve nihayet yeni projesi muhteşem millet parklarıyla hakkıyla övünen AK Parti’ye benzer duygusallıkta, ille de öğretici olmayan, parmak sallamayan duygusal bir video yakışmaz mıydı?..
Elbette yakışırdı…
Ancak her şeyden önce dünya görüşü, fıtratı gereği doğaya ve çevresine duyarlılığı yaşamak ve yaşatmak durumunda olan AK Parti’nin, canlılığın bir numaralı tehdidi olan bu meseleleri, bir siyasî iletişim ekseni olarak görmemesini anlamak zor…
Ha, AK Parti görmüyor da bir başkası mı görüyor…
Hayır!..
Hiçbiri köklü bir şekilde oralı değil… Bir tek Sayın Cumhurbaşkanı Millet Parkı bağlamında giriyor konuya…
Yazık değil mi?
Bırakınız çocuğunuz biraz ‘sıkılsın’…
Yaz tatili geldi ya. Çocuklu ailelerin tatil sorunu da bir başka… Önce bir tanıdığımızın başına gelmiş bir olayı aktaralım. Sonra konuya değiniriz…
Okullar kapanmış. Aile yaz tatiline gitmeyi planlıyor. Tam her şeyi hazırlamışlar, “Bir de eskrim hocasına bilgi verelim” diyorlar… Hoca seyahat planını duyunca derhal itiraz ediyor: “Eğer çalışmayı yaz aylarında aksatırsa. Eylülde tekrar sıfırdan başlaması gerekir.”
Aile panik içinde… Tatil planını iptal etmek üzereler… Çocuk alt tarafı 7 yaşında. Olimpiyatlara falan hazırlandığı yok yani…
Çocuklar üzerindeki eğitim terörün yanı sıra bir de ‘faaliyet terörü’ var… Bir miktar da para tuzağı olarak görülen spor, müzik, sanat odaklı yetkinliğe pek de bakılmaksızın, ailelere neredeyse dayatılan bir etkinlik disiplini, aileleri de çocukları da bezdirmiş vaziyette. En azından hayatı kendisine dikte edildiği gibi kabullenmeyenleri…
Özellikle bazı babalar hariç genelde annelerde ortaya çıkan bir durum: “Aman çocuğum içinde bulunduğu ortamın dışında kalmasın…”
Çocuklarına nasıl bir program yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler…
O faaliyet hocalarına soracak olursanız, çocukların hepsi birer dâhi, birer virtüöz… Bir de yeni havuç var tabii… Spor bursu!.. Ya Türkiye’de ya da ABD’de… Son noktasına, çocuğa saniye boş zaman bırakmayacak kadar yüklenen yüklenene…
Bir pedagog söylemiş eşime. “Günümüz çocuğunun en büyük sorunu, sıkılacak zamanı olmaması. Oysa biraz sıkılmasında, kendini oyalayacak, yapacak yeni şeyler keşfedecek ortamı yaşamasında büyük yarar var…”