Zarrab 30 yıl sonra hangi Hollywood filmine konu olacak?
02 Aralık 2017 - Yeni Şafak
Uzunca bir süre direndikten sonra TV izleyicilerinin gündemini meşgul eden Narcos adlı diziye göz atmaya karar verdim. Niyetim, cumhurbaşkanı adayını öldürmek adına işi içinde 106 yolcunun bulunduğu bir uçağı havada infilak ettirmeye kadar vardıran, insanlık tarihinin en acımasız katillerinden Kolombiyalı uyuşturucu baronu Paulo Emilio Escobar Gaviria’nın sadece hayat hikâyesini izlemek değildi elbette…
Daha çok, bir yandan ABD’ye Kolombiya’dan milyon tonlar düzeyinde getirilen kokain trafiğini kontrol eden, öte yandan aynı ülkedeki ABD sefiresine bağlı olarak çalışan istasyondan her türlü siyasi faaliyeti yöneten ABD elemanlarının neler yaptığını hatırlamaktı…
DEA (Drug Enforcement Administration) Uyuşturucu İle Mücadele Teşkilatı elemanları ile CIA’in saha elemanlarının nasıl çalıştıklarını gayet iyi anlatan bir yapımla karşılaşacağımızı bilseydik çok önceden izlerdik diziyi…
Sıcak olayların üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra ABD Sistemi, Hollywood ile işbirliği içinde eski günah defterlerini bir güzel açar… İşi getirir, “bazı adamlar kötünün kötüsü olabilirler ama sistem iyidir”e bağlar; bir güzel de yedirir Hollywood hayranı dünyalara…
Bir süre önce Tom Cruise’un başrolünü oynadığı Barry Seal (Kaçakçı) adlı filmi izlemiştik. Orada da CIA’in Orta Amerika’da çevirdiği dolaplar ana eksendeydi. CIA önce gerillaların üslerinin fotoğraflarını çekmek, sonra da kokain trafiğini yönetmek üzere bir pilotu sisteme dahil ediyordu. Pilot aynı zamanda Noriega’ya para taşıyor, ondan aldığı istihbaratı merkeze getiriyordu.
Zaman içinde parayı koyacak yer bulamayacak kadar çok kazanan Barry Seal’in bir sonraki görevi ise Nikaragua’da iktidardaki Sandinista hükümetine karşı savaşan ABD destekli Karşıdevrimcilere (Kontralara) silah taşımak, onların eğitimini sağlamak adına bu çapulcuları ABD’deki eğitim alanına getirmek, sonra da Nikaragua’ya geri götürmekti.
Peki ABD bu işi nasıl finansa ediyordu? İran’a uyguladığı ambargoyu bizzat delerek bu ülkeye sattığı silahların parasıyla… Bu nedenle olaya ‘Iran-Contra Affair’ ya da Irangate denmişti…
ABD’de her zaman rastlanan olaydır. Ya beceriksizlikleri yüzünden çömlek patlar, eteklerindeki taşları dökmek zorunda kalırlar. İran’da sefarette rehin tutulan vatandaşlarını kurtarmak için yolladıkları birkaç helikopter dolusu askerin çöl fırtınasına yakalanıp aralarında çarpışıp zayiat verdikten sonra operasyonu iptal edip geri döndükleri skandal olayda olduğu gibi.
Ya da aradan şöyle 30-40 yıl geçtikten sonra Hollywood vasıtasıyla günah çıkartırken satır aralarında sistemi koruyup bireyleri harcayarak durumu kurtarmaya çalışırlar. Mesela 2012 yalında çektikleri ve bir CIA ajanının (Ben Affleck) tek başına gidip İran’dan bir miktar rehineyi bütün İran polisini atlatarak nasıl kaçırdığını anlattıkları, uyuz kaşıma filmi Argo’da olduğu gibi… Bu filmi bir de Oscar’la onurlandırmaları, ödülü de zamanın First Lady’si Bayan Obama’ya verdirmeleri vardı ki, algılama yönetimi adına tadından yenmez bir projeydi…
Tüm bu filmleri izlerken hep şu sorular geçiyor aklımdan:
Yukarıda sözünü ettiğim dizi ve filmleri, bir de bunlara Three Days of the Condor (Akbabanın Üç Günü), Wag the Dog (Başkanın Adamları), Spy Game (Casus Oyunu), Body of Lies (Yalanlar Üstüne) gibi yapımları ekleyerek izlediğiniz zaman bugünü de anlamakta çok ciddi ipuçları elde etme şansınız olabilir.
Yeter ki “Allah size eşyayı (şeyleri) olduğu gibi göstersin”…
Daha çok, bir yandan ABD’ye Kolombiya’dan milyon tonlar düzeyinde getirilen kokain trafiğini kontrol eden, öte yandan aynı ülkedeki ABD sefiresine bağlı olarak çalışan istasyondan her türlü siyasi faaliyeti yöneten ABD elemanlarının neler yaptığını hatırlamaktı…
DEA (Drug Enforcement Administration) Uyuşturucu İle Mücadele Teşkilatı elemanları ile CIA’in saha elemanlarının nasıl çalıştıklarını gayet iyi anlatan bir yapımla karşılaşacağımızı bilseydik çok önceden izlerdik diziyi…
Sıcak olayların üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra ABD Sistemi, Hollywood ile işbirliği içinde eski günah defterlerini bir güzel açar… İşi getirir, “bazı adamlar kötünün kötüsü olabilirler ama sistem iyidir”e bağlar; bir güzel de yedirir Hollywood hayranı dünyalara…
Bir süre önce Tom Cruise’un başrolünü oynadığı Barry Seal (Kaçakçı) adlı filmi izlemiştik. Orada da CIA’in Orta Amerika’da çevirdiği dolaplar ana eksendeydi. CIA önce gerillaların üslerinin fotoğraflarını çekmek, sonra da kokain trafiğini yönetmek üzere bir pilotu sisteme dahil ediyordu. Pilot aynı zamanda Noriega’ya para taşıyor, ondan aldığı istihbaratı merkeze getiriyordu.
Zaman içinde parayı koyacak yer bulamayacak kadar çok kazanan Barry Seal’in bir sonraki görevi ise Nikaragua’da iktidardaki Sandinista hükümetine karşı savaşan ABD destekli Karşıdevrimcilere (Kontralara) silah taşımak, onların eğitimini sağlamak adına bu çapulcuları ABD’deki eğitim alanına getirmek, sonra da Nikaragua’ya geri götürmekti.
Peki ABD bu işi nasıl finansa ediyordu? İran’a uyguladığı ambargoyu bizzat delerek bu ülkeye sattığı silahların parasıyla… Bu nedenle olaya ‘Iran-Contra Affair’ ya da Irangate denmişti…
ABD’de her zaman rastlanan olaydır. Ya beceriksizlikleri yüzünden çömlek patlar, eteklerindeki taşları dökmek zorunda kalırlar. İran’da sefarette rehin tutulan vatandaşlarını kurtarmak için yolladıkları birkaç helikopter dolusu askerin çöl fırtınasına yakalanıp aralarında çarpışıp zayiat verdikten sonra operasyonu iptal edip geri döndükleri skandal olayda olduğu gibi.
Ya da aradan şöyle 30-40 yıl geçtikten sonra Hollywood vasıtasıyla günah çıkartırken satır aralarında sistemi koruyup bireyleri harcayarak durumu kurtarmaya çalışırlar. Mesela 2012 yalında çektikleri ve bir CIA ajanının (Ben Affleck) tek başına gidip İran’dan bir miktar rehineyi bütün İran polisini atlatarak nasıl kaçırdığını anlattıkları, uyuz kaşıma filmi Argo’da olduğu gibi… Bu filmi bir de Oscar’la onurlandırmaları, ödülü de zamanın First Lady’si Bayan Obama’ya verdirmeleri vardı ki, algılama yönetimi adına tadından yenmez bir projeydi…
Tüm bu filmleri izlerken hep şu sorular geçiyor aklımdan:
- CIA’in başındaki zatın 1995 yılında verdiği demeçte Türkiye’nin gelecek 20 yıl içinde büyük olaylara gebe olduğunu belirterek, dağılmış olan Sovyetler Birliği’nden Türkiye’ye kaydırdıklarını söylediği 5.000 ajan bu zaman içinde hangi operasyonlarda kullanıldılar?
- Aradan 30 yıl geçtikten sonra çekilecek Hollywood filmlerinde Gezi olayları, 17-25 Aralık, 15 Temmuz ve türlü ekonomik, finansal ayak oyunları nasıl anlatılacak?
- Reza Zarrab olayı hangi Hollywood filmine nasıl konu olacak…
Yukarıda sözünü ettiğim dizi ve filmleri, bir de bunlara Three Days of the Condor (Akbabanın Üç Günü), Wag the Dog (Başkanın Adamları), Spy Game (Casus Oyunu), Body of Lies (Yalanlar Üstüne) gibi yapımları ekleyerek izlediğiniz zaman bugünü de anlamakta çok ciddi ipuçları elde etme şansınız olabilir.
Yeter ki “Allah size eşyayı (şeyleri) olduğu gibi göstersin”…